İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
| leg-pull |
{'legpʋl}
- [N] alay, kafa bulma, işletme, sazanlama
|
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
| beer-pull |
- [N] bira musluğu, bira: fıçı bira aleti
|
|
| bell pull |
{'belpʋl}
|
|
| pull oneself up by one's own bootstraps |
- [ID] kendi göbeğini kendi kesmek, kendi işini kendi görmek
|
|
| demand pull |
|
|
| pull a fast one |
- [ID] oyun etmek {kötü}, oyuna getirmek
|
|
| pull at smb.'s heartstrings |
- [ID] en hassas tarafına hitabetmek, suistimal etmek, iyi niyetini kötüye kullanmak
|
|
| pull a job |
|
|
| pull smb.'s leg |
- [ID] dalga geçmek, şaka yapmak, gırgıra almak, takılmak, işletmek, alay etmek
|
|
| Is it necessary to pull it out? |
- [PHR] şart: Dişi çekmeniz şart mı?
|
|
| pull oar |
|
|
| pull to pieces |
- [ID] parçalamak, acımasızca eleştirmek, ağır eleştirmek
|
|
| pull |
{pʋl}
- [N] çekim, çekme, çekiş, çekicilik, fırt, asılma, teşvik, kürek çekme, zahmetli iş, hareket: harekete geçirme, etki, nüfuz, nüfuzlu olma, torpil, kayırma, arka çıkma, iltimas
- [V] çekmek, asılmak, yolmak, içmek, nefes çekmek, kürek çekmek, çevirmek {iş}, gelmek, girmek, kenara çekmek {araba}, kenara parketmek, kalkmak {araba}, hareket etmek
|
|
| be unable to pull |
|
|
| Don't pull it out. |
|
|
| Pull |
|
|
| pull a face |
- [ID] surat asmak, surat etmek
|
|
| pull a tooth |
|
|
| pull away |
- [V] çekmek, çekip ayırmak, ayrılmak, kalkmak, sıyrılmak
|
|
| pull away from the kerb |
- [V] kalkmak {otobüs vb.}, hareket etmek
|
|
| pull date |
- [N] son kullanma tarihi, vade sonu, geçerlilik sonu
|
|
|
|