Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
pull Dinle! {pʋl}
  • [N] çekim, çekme, çekiş, çekicilik, fırt, asılma, teşvik, kürek çekme, zahmetli iş, hareket: harekete geçirme, etki, nüfuz, nüfuzlu olma, torpil, kayırma, arka çıkma, iltimas
  • [V] çekmek, asılmak, yolmak, içmek, nefes çekmek, kürek çekmek, çevirmek {iş}, gelmek, girmek, kenara çekmek {araba}, kenara parketmek, kalkmak {araba}, hareket etmek
Pull Dinle!
  • [PHR] çekmek: Çekiniz
pull f. çekmek; koparmak; sürüklemek; leh. yolmak {tüy}; matb. {prova} çıkarmak; {argo}{bıçak veya silah} çekmek; topu eğri meydana getirecek şekilde atmak; {kürek} çekmek; girmek, gelmek; bir yudum içmek, bir nefes çekmek. pull a long face surat asmak. pull a muscle adaleyi incitmek. pull apart çekip ayırmak. pull away çekip ayırmak, çekmek; çekilip ayrılmak. pull down yıkmak; moralini bozmak, üzmek. pull for yardım etmek, desteklemek; k.dili bağlılığını bildirmek. pull in ones horns daha dikkatli olmak. pull off çekip çıkarmak;{argo}başarıyla yapmak, başarmak. pull oneself together kendine gelmek, kendine hakim olmak. pull ones leg aldatmak. pull ones punches hızla vurur gibi görünmek. pull ones rank üs- tünlüğünü kabul ettirmek. pull ones weight gerekli gayreti sarfetmek. pull out çekip çıkarmak; ayrılmak. pull strings tesir ettirmek, piston kullanmak. pull through paçayı kurtarmak. pull together işbirliği yapmak; elde bulunanlardan meydana getirmek. pull to pieces paramparça etmek. pull up ileri gitmek; kökünden çekip çıkarmak; durmak. pull up stakes ilgisini kesip gitmek.
pull i. çekiş, çekme; tutamaç; dayanıklık; kürek çekme; {argo} iltimas, kayırma, piston, arka; {argo} bir içim {puro, pipo}; uğraşma, gayret; gerilim; matb. prova. have pull arkası olmak, mahkemede dayısı bulunmak.
pull f.
1. çekmek: Six dogs were pulling the sled. Kızağı altı köpek çekiyordu. Who pulled the trigger? Tetiği çeken kimdi? Don´t pull that rope! O ipi çekme!
2. k. dili becermek, başarmak.

i.
1. çekiş, çekme.
2. tutamaç.
3. dayanıklılık.
4. k. dili torpil, arka, piston, iltimas, kayırma.
5. uğraşma, gayret.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
beer-pull
  • [N] bira musluğu, bira: fıçı bira aleti
bell pull {'belpʋl}
  • [N] çan ipi
pull oneself up by one's own bootstraps
  • [ID] kendi göbeğini kendi kesmek, kendi işini kendi görmek
demand pull
  • [N] talep enflasyonu
pull a fast one
  • [ID] oyun etmek {kötü}, oyuna getirmek
pull at smb.'s heartstrings
  • [ID] en hassas tarafına hitabetmek, suistimal etmek, iyi niyetini kötüye kullanmak
pull a job
  • [V] soygun yapmak
pull smb.'s leg
  • [ID] dalga geçmek, şaka yapmak, gırgıra almak, takılmak, işletmek, alay etmek
leg-pull Dinle! {'legpʋl}
  • [N] alay, kafa bulma, işletme, sazanlama
Is it necessary to pull it out?
  • [PHR] şart: Dişi çekmeniz şart mı?
pull oar
  • [V] kürek çekmek
pull to pieces
  • [ID] parçalamak, acımasızca eleştirmek, ağır eleştirmek
be unable to pull
  • [V] çekememek
Don't pull it out.
  • [PHR] çekmek: Çekmeyin.
pull a face
  • [ID] surat asmak, surat etmek
pull a tooth
  • [V] diş çekmek
pull away
  • [V] çekmek, çekip ayırmak, ayrılmak, kalkmak, sıyrılmak
pull away from the kerb
  • [V] kalkmak {otobüs vb.}, hareket etmek
pull date
  • [N] son kullanma tarihi, vade sonu, geçerlilik sonu
pull dawn
  • [V] yıkmak, düşürmek