İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
I banged my knee. |
- [PHR] çarpmak: Dizimi çarptım.
|
|
knee |
{ni:}
- [N] diz, dirsek şeklinde parça
- [V] diz ile vurmak
|
|
bend the knee |
- [V] diz çökmek, boyun eğmek, yola gelmek
|
|
knee bend |
{'ni:bend}
|
|
knee bending |
|
|
knee-breeches |
{ni:'bri:tʃız}
- [N] pantolon: kısa pantolon
|
|
knee-deep |
{,ni:'di:p}
- [A] diz boyu, dizlerine kadar batmış
|
|
knee-high |
{,ni:'haı}
|
|
knee jerk |
{'ni:dʒɜ:rk}
|
|
knee-joint |
{'ni:dʒɔınt}
|
|
knee-length |
{'ni:,leŋkɵ}
|
|
knee-length skirt |
|
|
knee pad |
{'ni:,pæd}
|
|
knee pipe |
|
|
knee shot |
- [N] dizden yukarısını çekme
|
|
knee |
{f.} diz ile vurmak. |
|
knee |
{i.} diz; dize benzer veya diz şeklinde şey; elbisenin diz üzerine gelen kısmı, diz yeri; hürmet veya selâm makamında diz bükme. knee breeches kısa pantolon. knee jerk diz adalesine vurulunca meydana gelen geri atma hareketi. knee joint diz mafsalı. bring one to his knees yola getirmek, boyun eğdirmek, diz çöktürmek. be on the knee of the gods daha belli olmamak, Allaha kalmak. kneed {s.} dizli; dizi bollaşmış, diz yapmış {pantolon}. |
|
knee |
i. diz. |
|
knee |
diz |
|
knee chest position |
diz göğüs pozisyonu |
|
|
|