big game hunting |
|
|
hunting cat |
|
|
flat-hunting |
|
|
go flat-hunting |
|
|
the happy hunting grounds |
- [N] cennet, cennet: kızılderili cenneti
|
|
house-hunting |
{'haʋs,hʌntıŋ}
|
|
hunting |
{'hʌntıŋ}
- [A] av, avcı
- [N] avlanma, avcılık, takip, arama
|
|
go out hunting |
|
|
Hunting is not allowed here. |
- [PHR] avlanmak: Burada avlanmak yasak.
|
|
I am interested in hunting. |
- [PHR] avlanmak: Avlanmayı seviyorum.
|
|
Is hunting allowed here? |
- [PHR] avlanmak: Burada avlanmak serbest mi?
|
|
hunting box |
{'hʌntıŋbɒks}
|
|
hunting ground |
{'hʌntıŋ,graʋnd}
|
|
hunting lodge |
|
|
hunting season |
{'hʌntıŋ,si:zən}
- [N] av sezonu, av mevsimi
|
|
job hunting |
|
|
hunting leopard |
|
|
hunting |
i. avcılık; arama, araştırma; mak., elek. dalgalanma. hunting box İng. avcı kulübesi. hunting cap coğunlukla kadifeden yapılmış avcı kasketi. hunting case madeni saat kapağı. hunting dog av köpeği. hunting knife av bıçağı. hunting seat av köşkü. happy hunting grounds kızılderililerin cennete verdikleri isim. |
|
hunting |
i. avcılık.
s. av: hunting dog av köpeği. hunting knife av bıçağı. |
|
hunting |
çevrinme {kontrol sistemi} |
|