İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
flea-bite |
{'fli:,baıt}
- [N] pire ısırığı, hafif rahatsızlık
|
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
his bark is worse than his bite |
- [PHR] ne varsa dilindedir
|
|
barking dogs never bite |
- [ID] havlayan köpek ısırmaz
|
|
bite |
{baıt}
- [N] ısırık, ısırma, dişleme, diş izi, acılık, lokma, oltaya vurma, keskinlik, kavrama
- [V] ısırmak, dişlemek, sokmak, kavramak, aşındırmak, acıtmak, yakmak, oltaya gelmek, zokayı yutmak, acımak, sızlamak
|
|
insect bite |
- [N] ısırık: böcek ısırığı
|
|
put the bite on smb. |
|
|
bite nails |
|
|
bite off |
- [V] ısırmak, ısırıp koparmak
|
|
bite off more than one can chew |
- [ID] başından büyük işe girişmek
|
|
bite one's lips |
- [V] dudaklarını ısırmak, sinirini gizlemek
|
|
bite one's nails |
|
|
bite the dust |
|
|
flea |
{fli:}
|
|
flea-bag |
{'fli:,bæg}
- [N] uyku tulumu, ucuz ve pis otel, pasaklı kadın, pire torbası
|
|
flea-bitten |
{'fli:,bıtən}
- [A] pire yenikleriyle dolu, ince benekli kır renkte
|
|
flea market |
|
|
bite on granite |
- [ID] baltayı taşa vurmak, sert kayaya çatmak
|
|
bite smb.'s head off |
|
|
jigger flea |
- [N] pire: ete gömülen pire
|
|
a bite and a sup |
- [N] iki lokma yemek, iki yudum bir şey
|
|
bite |
f. ısırmak, dişlemek; sokmak {arı v.b.}; oltaya vurmak {balık} ; yakmak ; aşındırmak, yemek; ısırık, parça lokma; diş izi; keskinlik {içki,biber,soğuk}. bite off more than one can chew başından büyük işe girişmek. bite the dust düşüp ölmek biting
s. keskin; acı. |
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
|
|