İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
fact |
{fækt}
- [N] gerçek, hakikat, olgu, unsur, durum, olay, eylem
|
|
fact |
i. gerçek. |
|
fact |
i. gerçek, hakikat; durum, gösterilen husus veya keyfiyet. factfinding
s. delil toplayan {komisyon}. accessory after the fact {huk.} cürüm işlendikten sonra suç ortağı olan kimse .in fact gerçekten, hakikaten,filvaki. matter of fact {bak.} matter. |
|
FACT |
ÇARPINIM |
|
fact |
olgu |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
absolute fact |
|
|
accessory after the fact |
|
|
accessory before the fact |
- [N] azmettiren kimse, kışkırtan kimse, suç ortağı
|
|
the bare fact |
|
|
in fact |
- [ADV] gerçekte, adeta, aslında, gerçekten, doğrusu, hatta
|
|
naked fact |
|
|
fact is that |
|
|
as a matter of fact |
- [ADV] doğrusu, gerçek şu ki, zaten, işin doğrusu
|
|
matter-of-fact |
{,mætərəv'fækt}
- [A] gerçekçi, maddi, duygusuz
|
|
in point of fact |
- [ADV] gerçekte, gerçekten, hakikaten
|
|
recital of fact |
- [N] ifade, gerçekleri sergileme
|
|
in sober fact |
|
|
accessory after the fact |
huk. suç işlendikten sonra suç ortağı olan kimse. |
|
an accomplished fact |
olmuş bitmiş bir şey. |
|
as a matter of fact |
aslında. |
|
fact that |
1. gerçek. hakikat. olgu. unsur. durum. olay. eylem. |
|
fact-finding |
s. kanıt toplayan. |
|
in fact |
aslında, doğrusu. |
|
in fact |
gerçekte, aslında. |
|
in point of fact |
aslında, gerçekte. |
|
|
|