İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
fact-finding |
s. kanıt toplayan. |
|
fact-finding |
fact-find.ing
Sıfat
* kanıt toplayan. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
absolute fact |
|
|
accessory after the fact |
|
|
accessory before the fact |
- [N] azmettiren kimse, kışkırtan kimse, suç ortağı
|
|
the bare fact |
|
|
direction finding |
{də'rekʃən,faındıŋ}
- [N] yön bulma, sinyâl yönünü belirleme
|
|
fact |
{fækt}
- [N] gerçek, hakikat, olgu, unsur, durum, olay, eylem
|
|
in fact |
- [ADV] gerçekte, adeta, aslında, gerçekten, doğrusu, hatta
|
|
naked fact |
|
|
fact is that |
|
|
finding |
{'faındıŋ}
- [N] bulma, buluş, keşif, bulgu, sonuç, karar
|
|
as a matter of fact |
- [ADV] doğrusu, gerçek şu ki, zaten, işin doğrusu
|
|
matter-of-fact |
{,mætərəv'fækt}
- [A] gerçekçi, maddi, duygusuz
|
|
in point of fact |
- [ADV] gerçekte, gerçekten, hakikaten
|
|
recital of fact |
- [N] ifade, gerçekleri sergileme
|
|
in sober fact |
|
|
accessory after the fact |
huk. suç işlendikten sonra suç ortağı olan kimse. |
|
an accomplished fact |
olmuş bitmiş bir şey. |
|
analytical finding |
analitik bulgu |
|
as a matter of fact |
aslında. |
|
direction finding station |
radyo iletki istasyonu |
|
|
|