İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
evil |
{'i:vəl}
- [A] kötü, fena, zararlı, kem, uğursuz, şanssız, tâlihsiz, günahkâr, aksi
- [N] kötülük, musibet, uğursuzluk, belâ, dert, zarar, günah
|
|
evil |
i. şer, kötülük.
s. çok kötü, şerir. |
|
evil |
{s.}, {i.} günahkar, fena, kötü, kem; keder verici; {i.} günah, şer, fenalık, kötülük, zarar,bela, dert. evildoer {i.} kötülük eden kimse, şerir, günahkar kimse, suçlu kimse. evil eye kem göz, nazar değdiren bakış. evil-minded {s.} fenalık düşünen, kötü niyetli. speak evil of hakkında kötü söylemek, yermek, zemmetmek. the Evil One Şeytan, İblis. the lesser of two evils ehvenişer, iki kötü ihtimalden nispeten az kötü olanı. evilly {z.} şeytanca, kötülük düşünerek, günahkârane. |
|
evil |
e.vil
i'vıl
İsim
* şer, kötülük.
Sıfat
* çok kötü, şerir. |
|
evil |
günahkar, fena, kötü, kem; keder verici; günah, ş |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
fall on evil days |
- [ID] düşmek, sıkıntıya düşmek, dara düşmek, şanssızlığa uğramak, zor günler geçirmek
|
|
do evil |
- [N] kötülük yapmak
- [V] fenalık etmek
|
|
king's evil |
- [N] hastalık: sıraca hastalığı
|
|
social evil |
|
|
speak evil of |
|
|
the Evil one |
|
|
the lesser evil |
- [N] kötünün iyisi, diğerine göre daha az kötü olan şey
|
|
the powers of evil |
|
|
the social evil |
|
|
evil-disposed |
- [A] kötü kalpli, art niyetli
|
|
evil-doer |
{,i:vəl'du:ər}
- [N] kötülük eden kimse, suçlu, günahkâr
|
|
evil eye |
|
|
evil-eyed |
|
|
evil inclination |
|
|
evil-minded |
{,i:vəl'maındıd}
- [A] kötü kalpli, art niyetli
|
|
evil repute |
|
|
evil-speaking |
{'i:vəl,spi:kıŋ}
- [A] kötüleyici, kötüleyen, yeren, iftira eden
|
|
evil spirit |
|
|
evil tongue |
|
|
evil genius |
- [N] birinin kötü ruhu, kötü ruh
|
|
|
|