İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
cold-hammer |
{kəʋld'hæmər}
- [V] soğuk dövmek, soğuk çekiçlemek
|
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
in cold blood |
- [ADV] acımasızca, soğukkanlılıkla, gözünü kırpmadan
|
|
cold |
{kəʋld}
- [A] soğuk, üşümüş, sakin, soğukkanlı, sıkıcı, duygusuz, yapmacık, baygın, donuk, kaçınılmaz, kesin olarak
- [N] soğuk, soğukluk, nezle, soğukalgınlığı
|
|
as cold as charity |
|
|
awfully cold |
|
|
be cold |
|
|
become cold |
|
|
becoming cold |
|
|
bitter cold |
- [N] soğuk: iliklere işleyen soğuk, soğuk: yakıcı soğuk
|
|
Can I have something for a cold? |
- [PHR] soğuk: Soğuk algınlığı için bir şeyiniz var mı?
|
|
catch a cold |
- [V] nezle olmak, soğuk almak
|
|
catch cold |
- [V] nezle olmak, soğuk almak
|
|
common cold |
|
|
feel cold |
|
|
get cold feet |
|
|
have cold feet |
|
|
I have a cold. |
- [PHR] soğuk: Soğuk algınlığım var.
|
|
It is very cold in here. |
- [PHR] soğuk: Burası çok soğuk.
|
|
It's cold. |
- [PHR] soğuk: Hava soğuk., soğuk: Bu çok soğuk.
|
|
It's too cold in my room. |
- [PHR] soğuk: Odam çok soğuk.
|
|
leave cold |
- [ID] vız gelmek, etkilememek
|
|
|
|