İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
cold |
{kəʋld}
- [A] soğuk, üşümüş, sakin, soğukkanlı, sıkıcı, duygusuz, yapmacık, baygın, donuk, kaçınılmaz, kesin olarak
- [N] soğuk, soğukluk, nezle, soğukalgınlığı
|
|
cold |
s. soğuk.
i. 1. soğuk, soğukluk. 2. nezle. |
|
cold |
s.
z.
i. soğuk; üşümüş; soğumuş, öImüş; nesnel; A.B.D., {k}.dili baygın, şuursuz; bayat; {k}.dili {saklambaçta} uzak; donuk {renk};
z. A.B.D., argo tamamıyle, kesin olarak; hazırlıksız olarak;
i. soğukluk; üşüme; nezle, soğuk algınlığı; donma noktası altındaki derece; düşük ısı. cold feet {k}.dili cesaretsizlik, korkaklık. throw eold water on {an idea} {bir fikri} çürütmek. out in the eold açıkta kalmış; kasten açıkta bırakılmış. eateh eold, take eold nezle olmak. know something eold bir şeyi ezbere bilmek. enter an exam eold hazırlıksız olarak sınava girmek. It leaves me cold. Beni etkilemiyor. Bana vız gelir. in cold blood soğukkanlılıkla. coldly
z. soğuk olarak; sertlikle coldness
i. soğukluk. |
|
cold |
soğuk |
|
cold |
cold
kold
Sıfat
* soğuk.
İsim
* soğuk, soğukluk.
* nezle. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
|
|