Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
breaking {'breıkıŋ}
  • [N] kırılma, kırma, zorla girme, bozma, meskene tecavüz
breaking i. kırılma. breaking point kırılma noktası. breaking and entering huk. meskene tecavüz.
breaking i. kırılma.
breaking break.ing İsim * kırılma.
breaking kırılma. breaking point kırılma noktası. breaking

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
back breaking
  • [N] yorucu, ağır, yıpratıcı
back-breaking {'bæk,breıkıŋ}
  • [A] yorucu, yıpratıcı, ağır
breaking away
  • [N] kopma
breaking-in {'breıkıŋ,ın}
  • [N] zorla girme, tecâvüz, alıştırma
breaking off
  • [N] koparma, kopma
breaking one's heart
  • [N] kâlbini kırma
breaking up {'breıkıŋ,ʌp}
  • [N] parçalayan
The clouds are breaking.
  • [PHR] bulut: Bulutlar dağılıyor.
breaking into pieces
  • [N] parçalama
prison-breaking {'prızən,breıkıŋ}
  • [N] firar, hapisten kaçma
breaking capacity kesme yeteneği {şalter}
breaking capacity kesme yeteneği {şalter}
breaking capacity (of a switching device or fuse) kesme gücü
breaking current kesme akımı {şalter}
breaking current kesme akımı {şalter}
Breaking link Bağlantı kesme
breaking torque durdurma burusu
breaking torque durdurma burusu
ground breaking
1. çekilmiş. öğütülmüş. buzlu. tortulu. yer. sebep. toprak. kara. temel. dayanak. dip. zemin. neden. saha. topraklama. yere sermek. yere indirmek. karaya oturtmak. topraklamak. çakmak. hareket izni vermemek. dayandırmak. dayanmak. kurmak.
Non-breaking Hyphen Bölünemez tire