İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
blue |
{blu:}
- [A] mavi, çürümüş, morarmış, hüzünlü, keyifsiz, canı sıkkın, morali bozuk, açık saçık, müstehcen
- [N] mavi, muhafazakâr partili
- [V] mavi yapmak, maviye boyamak, çarçur etmek, har vurup harman savurmak
|
|
blue |
i.
s.
f. mavi renk, gök mavisi rengi; çivit; mavi üniformalı kimse; sembolü mavi olan bir zümrenin üyesi;
s. mavi, morarmış, çürük {cilt, et}; katı kurallara dayanan, tutucu; müstehcen, açık saçık;
f. maviye boyamak, mavileştirmek; çivitlemek. black and blue çürük, morarmış. blue angels {argo} amital. blue black yazarken mavi olup sonra kararan mürekkep. blue book A.B.D. sosyal hayatta yeri olan kimselere mahsus adres defteri; yüksek okulların imtihanlarında kullanılan genellikle mavi kaplı defter; sınav; ingiliz parlamentosuna veya diğer bir resmi daireye ait mavi kaplı kitap. blue blood asil kan; aristokrat. blue cheese {iyi cins} mavi peynir. blue chip sağlam bir şirketin hisse senedi; kumarda en kıymetli olan mavi fiş. blue-collar
s. işçi sınıfına ait blue devils yeis, üzüntü. blue-eyed
s. mavi gözlü , blue-eyed daisy ayı kulağı, ayı otu. blue fox arktik tilkisi. blue funk {argo} aşırı korku blue-green
i. nil rengi, cam göbeği. blue ground içinde elmas bulunan kil. blue gum okaliptus. blue laws pazar günü eğlenmeyi yasaklayan kanunlar; şahsi davranışları sert bir şekilde tanzim eden kanunlar, tutucu kanunlar. blue light işaret için kullanılan havai fişek. blue mold {ekmekve peynirde hasıl olan} mavi küf. blue moon uzun zaman. once in a blue moon nadiren, kırk yılda bir. blue peter den. hareket flaması. blue ribbon herhangi bir sahada en büyük nişan. blue-ribbon jury, blueribbon panel çok önemli bir dava için en yüksek tabakadan seçilmiş olan bir juri heyeti. feel blue çok sıkılmak; hüzün duymak. out of the blue aniden, damdan düşer gibi. blue-sky law tahvil satın alacak olanları hileden korumak amacıyla çıkarılan kanun. blue velvet {argo} iğne ile zerk edilen kafurlu afyon ruhu ve antihistamin karışımı. blue streak k.dili yıldırım gibi hızla hareket eden bir şey.blue vitriol göztaşı. the blue {şiir} gök, sema; deniz; mavilik. the blues hüzün, keder. blues müz. bir çeşit caz müziği . blue baby tıb. herediter kalp hastalığı veya akciğerdeki bir aksaklıktan dolayı mavimtırak doğan çocuk. |
|
blue |
s. 1. mavi, mavi renkli. 2. k. dili efkârlı.
i. mavi, mavi renk.
f. çivitlemek. |
|
Blue |
Mavi |
|
blue |
blue
blu
Sıfat
* mavi, mavi renkli.
Konuşma dili
* efkârlı.
İsim
* mavi, mavi renk.
Fiil
* çivitlemek. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
azure blue |
|
|
baby blue |
|
|
black and blue |
- [A] mosmor, morarmış, çürümüş
|
|
Blue Ribbon |
- [NPR] dizbağı: Dizbağı nişanı (ing.)
|
|
feel blue |
- [V] canı sıkılmak, keyifsiz olmak
|
|
I feel blue. |
- [PHR] üzgün: Üzgün hissediyorum.
|
|
I'm looking for something in blue. |
- [PHR] mavi: Mavi bir şey arıyorum.
|
|
out of the blue |
- [ADV] damdan düşer gibi, beklenmedik bir anda, pat diye
|
|
Prussian blue |
- [N] mavi: Prusya mavisi, lacivert
|
|
saxe blue |
- [N] mavi: gece mavisi, mavi: Saks mavisi
|
|
Saxon blue |
- [N] mavi: Saks mavisi, mavi: gece mavisi
|
|
the blue |
|
|
blue blood |
{,blu:'blʌd}
- [N] asil kan, asalet, soylu, asil
|
|
blue boy |
|
|
blue joke |
- [N] açık saçık fıkra, müstehcen fıkra
|
|
blue pencil |
|
|
blue-pencil |
{blu:'pensəl}
- [V] sansürlemek, kaldırmak
|
|
blue print |
{'blu:,prınt}
|
|
blue-print |
{'blu:,prınt}
- [V] tasarlamak, planlamak
|
|
blue-print stage |
- [A] tasarı aşamasında, plânlama aşamasında
|
|
|
|