Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
ankle-strap
  • [N] ayakkabı atkısı

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
ankle Dinle! {'æŋkəl}
  • [V] yürümek
  • [N] ayak bileği, ayak bileği kemiği
sprain one's ankle
  • [V] bileğini burkmak
ankle-strap shoes
  • [N] atkılı ayakkabı
chin strap
  • [V] çene kayışı
shoulder strap {'ʃəʋldər,stræp}
  • [N] omuz askısı, askı, apolet, omuz rütbesi
I sprained my ankle.
  • [PHR] incitmek: Ayak bileğimi incittim.
strap Dinle! {stræp}
  • [N] kayış, kemer, tasma, şerit, bant, bağlama bileziği, kemerle dövme, kütikül
  • [V] kayışla bağlamak, kayışla dövmek, kayışla bilemek, bantlamak, sarmak {yara}
I would like to see a leather watch strap.
  • [PHR] kayış: Deri saat kayışı görmek istiyorum.
I twisted my ankle.
  • [PHR] burkmak: Ayak bileğimi burktum.
watch strap {'wɒtʃstræp}
  • [N] saat kayışı
ankle i. ayak bileği. ankle bone {anat}. aşık kemiği, astragalus.
ankle i. ayak bileği.
ankle ayak bileği
ankle ayak bileği
anode strap anot şeridi
shoulder strap {kadın giysisinde} askı, omuz askısı.
sprain one´s ankle ayağı burkulmak, ayağını burkmak: She´s sprained her ankle. Ayağı burkulmuş.
sprain/twist one´s ankle ayağını burkmak, ayak bileğini burkmak.
sprained ankle burkulan ayak.
strap i.

f. {-ped, -ping} kayış; şerit, atkı, bant; dar ve uzun kumaş parçası; berber kayışı, ustura kayışı; {otobüs veya trende} tutunma kayışı;

f. kayış veya çemberle tutturmak, çemberlemek; kayışla dövmek; sıkıntıya sokmak; kayışla bilemek. straphanger

i. otobüste kayışa tutunup ayakta duran yolcu. strap iron çember demiri. strapped

s. çemberli; meteliksiz. strapping

i. kayışla dövme; çember.