Sonuçlar

Türkçe » İngilizce Yukarı
çıkar
  • [N] profit, benefit, interest, advantage, self, capital, expedience, expediency, grist to the mill, one: number one, stake
çıkar benefit or advantage to oneself; self-interest.

çıkarına bakmak to think of whatwill benefit oneself, look after number one.

çıkar sağlamak /dan/ to get {something} out of {a situation} for oneself.

çıkar yol course of action that will produce good results, good course to follow, solution, remedy.
çıkar * benefit or advantage to oneself; self-interest.
çıkar deduct
çıkar dismiss

Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar Yukarı
çıkar çevreleri
  • [N] vested interests
çıkar grubu
  • [N] ring
çıkar hesabı
  • [N] calculation
çıkar politikası
  • [N] politics
çıkar sağlamak
  • [V] profit from, advantage: take advantage of, advantage: suck advantage out of, capitalize
çıkar yol
  • [N] solution, egress, expedience, expediency, handle, out, way out
hepsi birden sahneden çıkar
  • [PHR] exeuntomnes
kişisel çıkar
  • [N] self-interest, chance: the main chance
ne çıkar?
  • [INTRJ] what: so what?
ortak çıkar ilişkisi
  • [N] privity
şahsi çıkar
  • [N] self
tadını çıkar!
  • [INTRJ] please yourself!
iner çıkar elevator, Brit. lift.
Can çıkar huy çıkmaz. Can çıkmayınca/çıkmadıkça/çıkar huy çıkmaz. atasözü * People never change.
çıkar sağlamak * to get {something} out of {a situation} for oneself.
çıkar yol * course of action that will produce good results, good course to follow, solution, remedy.
İkisi bir kapıya çıkar. konuşma dili * They both amount to the same thing.
İyi iş altı ayda çıkar. Temiz/İyi iş altı ayda çıkar. atasözü * It takes time to do a job properly.
Kan çıkar. konuşma dili * Blood will flow./There will be a big fight.
Ne çıkar? * What difference will it make one way or the other? * What'll come of it? {Nothing!}. * What can I/you expect to get out of it?