İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
care |
{keər}
- [N] kaygı, aldırış, endişe, merak, tasa, üzüntü, itina, özen, dikkat, himaye, bakım, ilgi, yapılması gereken şey, vecibe, borç
- [V] ilgilenmek, önem vermek, ilgi duymak, önemsemek, hevesli olmak, endişelenmek, özen göstermek, kafaya takmak, umur: umurumda olmak, merak etmek, kendini üzmek, sevmek, hoşlanmak, beğenmek
|
|
care |
i. 1. dert, kaygı, tasa. 2. bakım: He´s in intensive care. O yoğun bakımda. He left him in his sister´s care. Onu kız kardeşine emanet etti. 3. dikkat; özen, itina.
f. 1. umurunda olmak, umursamak: I don´t care whether she comes or not. Onun gelip gelmemesi umurumda değil. I could care less! Bana ne! 2. istemek: Would you care to take a stroll? Yürüyüşe çıkmak ister misiniz? |
|
care |
i. endişe; merak; gaile; dikkat, ihtimam; tedbir, koruma, ilgi; eski üzüntü, sıkıntı. in care of eliyle. take care dikkatli olmak. take care of bakmak; muhafaza etmek. |
|
care |
f. merak etmek, endişe etmek; ilgilenmek, alakadar olmak; üstüne almak, vazife edinmek; hoşlanmak, özel bir ilgi duymak, meyli olmak. care for bakmak; ilgilenmek; beğenmek; arzulamak. I dont care. Umurumda degil. Bana ne? |
|
care |
care
ker
İsim
* dert, kaygı, tasa.
* bakım:
He's in intensive care.
O yoğun bakımda.
He left him in his sister's care.
Onu kız kardeşine emanet etti.
* dikkat, özen, itina.
Fiil
* umurunda olmak, umursamak:
I don't care whether she comes or not.
Onun gelip gelmemesi umurumda değil.
I could care less!
Bana ne!
* istemek:
Would you care to take a stroll?
Yürüyüşe çıkmak ister misiniz? |
|
|
Türkçe » İngilizce |
Yukarı |
çare |
- [N] remedy, cure, antidote, healer, relief, aid, help, curative, egress, expedience, expediency, expedient, medium, obviation, redress, resort, resource, shift, solution, way out
|
|
çare |
solution,remedy, cure, way to solve or remedy a problem or situation.
çaresine bakmak /ın/ to look for a way to solve {a problem}; to find a way to {do something}.
çare bulmak /a/ to find a way to remedy {a matter}; to find a way to do {something}.
çare yok. I have no choice but to do it./My hands are tied. |
|
çare |
* solution, remedy, cure, way to solve or remedy a problem/situation. |
|
çare |
cure |
|
çare |
expedient |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
antenatal care |
|
|
not care a button |
- [ID] umursamamak, iplememek, vız gelip tırıs gitmek
|
|
all I care |
- [PHR] ilgilendiğim kadarıyla
|
|
all I care! |
|
|
be free from care |
- [V] kaygısız olmak, kendini fazla üzmemek
|
|
corroding care |
- [N] endişe: yiyip bitiren endişe
|
|
for all I care |
|
|
for aught I care! |
- [INTRJ] umur: umurumda değil!, bana ne!
|
|
freedom from care |
|
|
have a care! |
- [INTRJ] önüne bak!, dikkat etsene!, daha dikkatli ol!
|
|
I couldn't care less! |
- [INTRJ] beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor!, umur: umurumda değil!
|
|
I don't care! |
- [INTRJ] umur: umurumda değil!
|
|
I don't care if I do! |
- [INTRJ] olabilir!, yapsam da olur!
|
|
not to care |
- [V] önem vermemek, umursamamak, umur etmemek
|
|
ordinary care |
- [N] günlük ilgi ve dikkat
|
|
take care |
- [V] dikkatli olmak, dikkat etmek, gayret etmek, özen göstermek, ihmal etmemek
|
|
take care! |
- [INTRJ] iyi: kendine iyi bak!, güle güle!
|
|
take care of |
- [V] ilgilenmek, özen göstermek, muhafaza etmek, dikkat etmek
|
|
take care of yourself! |
- [INTRJ] iyi: kendine iyi bak!, bakım: kendinize iyi bakın!, güle güle!
|
|
that takes care of that! |
- [INTRJ] bu iş tamam!, mesele hâlloldu!
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
|
|