abide by one's word |
- [V] sözünde durmak, sözünü tutmak
|
|
blend word |
- [N] iki kelimenin kaynaşmış hali
|
|
catcher |
{'kætʃər}
- [N] yakalayan şey, yakalayan kimse
|
|
oyster catcher |
- [N] istiridye avcısı, deniz saksağanı
|
|
What is the charge per word? |
- [PHR] ücret: Kelime başına ücreti ne kadar?
|
|
code word |
|
|
word of command |
|
|
cuss word |
{'kʌs,wɜ:rd}
|
|
dishonor one's word |
- [V] sözünü tutmamak, sözünde durmamak
|
|
elastic word |
|
|
empty word |
- [N] sözlük değil gramer anlamı olan kelime
|
|
eye-catcher |
{aı'kætʃər}
- [N] göz alıcı şey, dikkat çeken şey
|
|
key word |
{'ki:,wɜ:rd}
- [N] anahtar sözcük, şifre
|
|
loan word |
{'ləʋnwɜ:rd}
- [N] başka dilden alınan sözcük
|
|
man of his word |
|
|
nonce word |
{'nɒnswɜ:rd}
- [N] bir tek olay için bulunmuş sözcük
|
|
the operative word |
- [N] etkili söz, yerinde söz, kanıt niteliğinde söz
|
|
pledge one's word |
|
|
portmanteau word |
- [N] bileşik kelime {brunch vb.}, iki kelimeden oluşmuş sözcük
|
|
put in a word |
- [V] ilave yapmak, bir şey eklemek, sözünü kesmek, araya girmek
|
|