İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
wide |
{waıd}
- [A] geniş, enli, büyük, kapsamlı, engin, yaygın, ferah, bol, ardına kadar açık
- [ADV] iyice, tamamen, alabildiğine, ardına kadar, adamakıllı
|
|
wide |
s.
z.
i. geniş, açık, engin, vasi, ferah; enli; şümullü; uzak; dilb geniş; bol;
z. uzaklara; tamamen, iyice; açıkta, açığa;
i. krikette hedeften uzaklaşmış. top wide of the mark nişandan uzak; çok yanlış; yanılmış. widely
z. genellikle; yaygın olarak . wideness
i. genişlik. |
|
wide |
s. 1. geniş; engin: a wide road geniş bir yol. This road´s twenty meters wide. Bu yolun genişliği yirmi metre. 2. geniş, kapsamlı. |
|
Wide |
En |
|
wide |
wide
wayd
Sıfat
* geniş; engin:
a wide road
geniş bir yol.
This road's twelve meters wide.
Bu yolun genişliği on iki metre.
* geniş, kapsamlı. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
have a wide acquaintance with |
- [V] bilmek: çok iyi bilmek, derin bilgiye sahip olmak
|
|
give a wide berth to |
- [ID] uzak durmak, yanına sokulmamak
|
|
broke to the wide |
|
|
country-wide |
|
|
far and wide |
- [ADV] her tarafta, yurdun dört köşesinde
|
|
nation-wide |
{,neıʃən'waıd}
|
|
becoming wide |
|
|
These are too wide. |
- [PHR] geniş: Bunlar çok geniş.
|
|
wide-angle |
|
|
wide apart |
- [A] ayrık
- [ADV] birbirinden uzakta
|
|
wide awake |
{,waıdə'weık}
- [A] cin gibi, açıkgöz, tamamen uyanık, uyanık, kurnaz
|
|
wide difference |
|
|
wide-eyed |
{,waıd'aıd}
- [A] gözleri faltaşı gibi açılmış, şaşkın, masum
|
|
wide knowledge |
|
|
wide off the mark |
|
|
wide-open |
{,waıd'əʋpən}
- [A] sonuna kadar açık, ardına kadar açık, açık, kanunları gevşek, hoşgörülü, rakipsiz, apaçık
|
|
wide screen |
{,waıd'skri:n}
|
|
wide world |
|
|
be wide of the mark |
hedeften uzak olmak. |
|
Campus Wide Information Systems (CWIS) |
Kampüs Çapında Bilgi Sistemleri |
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
|
|