İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
| well-endowed |
{,welın'daʋəd}
- [A] hali vakti yerinde, zengin, varlıklı
|
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
| endowed |
{ın'daʋd}
|
|
| well-endowed with |
- [A] özene bezene yaratılmış
|
|
| endowed with |
- [ADV] sahip, donatılmış, doğuştan sahip
|
|
| be endowed with |
Allah {birine} {bir şeyi} vermek: He´s endowed with a good memory. Allah ona iyi bir hafıza vermiş. |
|
| endowed |
1.
f., "with" ile irat bağlamak; bahşetmek, ihsan etmek, vakfetmek. endowed with malik, haiz. endowment
i. Allah vergisi, doğuştan gelen özel kabiliyetler; bağış, teberru, vakıf, okul ve hastane gibi kurumların iane olarak toplanmış sermayesi. endo. 2. verilen. bahşedilen. |
|
| be endowed with |
* Allah {birine} {bir şeyi} vermek:
He's endowed with a good memory.
Allah ona iyi bir hafıza vermiş. |
|
| endowed with |
e sahip |
|
| endowed with |
sahip, donatılmış, doğuştan sahip |
zf. |
| well endowed |
hali vakti yerinde, zengin, varlıklı |
s. |
| well endowed with |
özene bezene yaratılmış |
s. |
|
|