wedge |
{wedʒ}
- [N] kama, takoz, çivi, golf sopası (Amer.)
- [V] kama ile yarmak, sıkıştırmak, tıkmak
|
|
wedge |
i. kıskı, kama, takoz.
f. 1. sıkıştırmak: He wedged himself into the back seat. Kendini arka koltuğa sıkıştırdı. 2. {kıskı, takoz v.b. ile} sıkıştırmak: Wedge the door open with that piece of wood. Kapının altına o tahta parçasını sıkıştır ki açık kalsın. |
|
wedge |
i.
f. kıskı, kama, çivi, takoz; kıskı şeklinde sey; üçgen şeklinde ilerleyen küme; çivi yazısında çivi şeklindeki işaret;
f. kıskı ile kesmek veya ayırmak; kıskı sokmak; kıskı sokup sıkıştırmak; sıkışmak, takılmak; sıkıştırmak. wedgy
s. kıskı gibi. |
|
wedge |
wedge
wec
İsim
* kıskı, kama, takoz.
Fiil
* kıskı sokup sıkıştırmak.
* sıkışmak; sıkıştırmak. |
|
wedge |
kıskı, kama, çivi, takoz; kıskı şeklinde sey; üçge |
|
|