the afternoon of life |
- [N] hayatın son yılları, yaşamın sonbaharı
|
|
assure one's life |
- [V] hayat sigortası yaptırmak
|
|
attempt on smb.'s life |
|
|
attempt smb.'s life |
- [V] canına kastetmek, hayatına kastetmek
|
|
the autumn of life |
|
|
a true believer |
- [N] gerçek iman sahibi kimse
|
|
find a true bill |
|
|
bird life |
- [N] kuş türleri, kuşlar alemi
|
|
change of life |
|
|
civilian life |
|
|
true copy |
- [N] kopya: aslının aynısı kopya
|
|
in danger of one's life |
- [ADV] ölüm tehlikesi içinde
|
|
lead smb. a dog's life |
- [ID] hayatını mahvetmek, hayatı zindan etmek
|
|
live a dog's life |
- [ID] başı dertten kurtulmamak, köpek gibi sürünmek
|
|
domestic life |
|
|
lead a double life |
- [V] bilinenden ayrı bambaşka bir hayat sürmek
|
|
expectation of life |
- [N] yaşanabileceği umut edilen süre
|
|
full of life |
|
|
future life |
- [N] öldükten sonraki yaşam, ahiret
|
|
gasp one's life out |
- [ID] son nefesini vermek, ölmek
|
|