Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
thrust Dinle! {ɵrʌst}
  • [N] itiş, itme, saplama, süngüleme, baskı, basınç, saldırı, hücum, itme kuvveti
  • [V] itmek, dürtmek, sokmak, saplamak, saldırmak, hücum etmek
thrust f. {thrust}
1. into {bir şeyi} {başka bir şeyin içine} sokmak: He thrust his right hand into his pocket. Sağ elini cebine soktu.
2. into -e saplamak, -e batırmak: He thrust the knife into her chest. Bıçağı göğsüne sapladı.
3. -i itmek: They thrust him aside. Onu bir kenara ittiler. He thrust his way through the crowd. İte kaka kalabalığı yardı.
4. {birini} zorla {bir duruma} sokmak: They thrust him into the presidency. Onu zorla başkan yaptılar.

i.
1. sokma.
2. saplama, batırma.
3. iğneli laf.
4. ask. saldırı.
5. itme kuvveti.
6. eskrim dürtüş, vuruş.
7. mim. itki.
thrust f. {thrust}

i. itmek, dürtmek, zorla kakarak sürmek; süngülemek, saplamak; lafı kesmek;

i. dürtme, itme; hamle; bıçak sokma, süngüleme; mim. kemer veya kubbenin duvar üzerine tazyiki; mak. itme kuvveti. thrust at someone kılıçla hamlede bulunmak. thrust away itip defetmek. thrust fault jeol. fayların birbiri üzerine binmesi. thrust forward ilerletmek. thrust of his remarks sözlerinin etkisi. thrust out a hand el uzatmak. thrust through bir yandan sokup öbür yandan çıkarmak, süngülemek. thrust up bir şeyi yukarı sürmek. thrust upon zorlamak, tazyik etmek. a home thrust tam yerine isabet eden vuruş. a shrewd thrust kurnazca bir saldırış.
thrust thrust thr^st Fiil (D) thrust * [into] {bir şeyi} {başka bir şeyin içine} sokmak. * [into] -e saplamak, -e batırmak. * -i itmek. * {birini} zorla {bir duruma} sokmak. İsim * sokma. * saplama, batırma. * iğneli laf. military * saldırı. * itme kuvveti. fencing * dürtüş, vuruş.
thrust {thrust} itmek, dürtmek, zorla kakarak sürmek; sü

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
thrust one's nose into
  • [ID] burnunu sokmak, karışmak
rapier thrust {'reıpıər,ɵrʌst}
  • [N] iğneli söz
thrust aside
  • [V] kenara itmek
thrust bearing
  • [N] dip yatağı
thrust in
  • [V] araya sokmak {lâf}
thrust into
  • [V] hücum etmek, taarruz etmek
thrust oneself in
  • [V] karışmak, burnunu sokmak
thrust oneself into
  • [V] kendini zorla kabul ettirmeye çalışmak, davetsiz gelmek
thrust one's hand into one's pocket
  • [V] elini cebine sokmak
thrust one's nose in
  • [V] karışmak
thrust one's way through
  • [V] ite kaka geçmek
thrust out hand
  • [V] el uzatmak
thrust out one's hand
  • [V] elini uzatmak
thrust through
  • [V] delip geçmek
thrust weapon
  • [N] saplama silahı
thrust o.s. forward kendini öne çıkarmak.
thrust o.s. on {birine} kendini ısrarla kabul ettirmek.
thrust oneself forward * kendini öne çıkarmak.
thrust oneself on * {birine} kendini ısrarla kabul ettirmek.
thrust bearing sürtünmeyi yenme