İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
thin |
{ɵın}
- [A] ince, zayıf, seyrek, verimsiz, sudan, boş
- [V] incelmek, inceltmek, zayıflamak, seyrekleşmek, seyrelmek
|
|
thin |
f. {-ned, -ning} inceltmek, incelmek; seyrekleştirmek, seyrelmek; zayıflatmak, zayıflamak. |
|
thin |
s. {-ner, -nest} ince; seyrek; hafif, sulu; soluk, cansız; zayıf; cılız, çelimsiz, kuvvetsiz; eksik, yetersiz. disappear into thin air yok olmak; toz olmak. out of thin air hiç yoktan, havadan. My patience has worn thin. Sabrım tükendi. His anger was thinly disguised Kızgınlığını açığa vuruyordu. thinly
z. seyrekçe, zayıf olarak. thinness
i. incelik; zayıflık. |
|
thin |
s. 1. ince, kalın olmayan. 2. zayıf, kuru; sıska. 3. fazlasıyla ince, içine su katılmış gibi {sıvı}. 4. az, seyrek {bir topluluk}: a thin crowd az bir kalabalık. 5. hafif {sis/duman/toz}. 6. zayıf, yetersiz; inandırıcı olmayan: a thin excuse zayıf bir bahane. a thin possibility zayıf bir ihtimal. |
|
thin |
f. {
thinned,
thinning} 1. {sıvıyı} inceltmek. 2. {bitkileri} seyreltmek. 3. {saç} seyrelmek. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
| |