Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
swim Dinle! {swım}
  • [N] yüzme, baş dönmesi, derin ve bol balıklı su
  • [V] yüzmek, dolmak, taşmak, dönmek, yüzdürmek, ıslatmak
swim f. {swam, swum,

swimming}
1. {suda} yüzmek: They were swimming in the creek. Çayda yüzüyorlardı.
2. {akarsu, göl v.b.´ni} yüzerek geçmek.
3. {bir şey içinde} yüzmek; {bir şeyle} dolu olmak; {bir şeye} bol miktarda sahip olmak: These beans are swimming in grease. Bu fasulye yağ içinde yüzüyor. She was swimming in money. Para içinde yüzüyordu.
4. {birinin başı} dönmek: His head was swimming. Başı dönüyordu.
5. yüzdürmek; -in yüzmesine yardım etmek: He swam the horse across the river. Atı yüzdürerek nehirden geçirdi.

i. yüzüş, yüzme: Where do you take your morning swim? Sabahları nerede yüzüyorsun?

s. yüzmekle ilgili; yüzerken kullanılan/giyilen.
swim f. {swam, swum, -ming}

i. yüzmek; batmamak, su yüzünde durmak; gen. in ile taşmak, dolmak; boğulmak, içine batmak; yüzdürmek; yüzerek geçmek;

i. yüzme; yüzme hareketi. swim against the stream olaylara karşı koymak. swim bladder balıkta hava kesesi. in the swim aşina, haberdar. swimmer

i. yüzücü, yüzgeç.
swim i.

f. {swam, swum, -ming} baş dönmesi, baygınlık;

f. başı dönmek, sersemlemek, bayılmak. My head is swimming Başım dönüyor.
swim swim swîm Fiil (D) swam, swum, swimming * {suda} yüzmek: They were swimming in the creek. Çayda yüzüyorlardı. * {akarsu, göl v.b.'ni} yüzerek geçmek. * {bir şey içinde} yüzmek; {bir şeyle} dolu olmak; {bir şeye} bol miktarda sahip olmak: These beans are swimming in grease. Bu fasulye ağ içinde yüzüyor. She was swimming in money. Para içinde yüzüyordu. * {birinin başı} dönmek. * yüzdürmek; -in yüzmesine yardım etmek: He swam the horse across the river. Atı yüzdürerek nehirden geçirdi. İsim * yüzüş, yüzme: Where do you take your morning swim? Sabahları nerede yüzüyorsun? Sıfat * yüzmekle ilgili; yüzerken kullanılan veya giyilen.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
swim like a brick
  • [ID] yüzme bilmemek, batmak
swim overarm
  • [V] kulaç atarak yüzmek
Is it safe to swim here?
  • [PHR] güvenli: Burada yüzmek güvenli mi?
be in the swim
  • [ID] haberdar olmak, haberi olmak, katılmak, yeralmak
be out of the swim
  • [ID] haberdar olmak, haberi olmak, katılmak, yeralmak
Can you swim?
  • [PHR] yüzmek: Yüzebiliyor musunuz?
go for a swim
  • [V] yüzmeye gitmek, yüzmek
in the swim
  • [ADV] modayı takip eden, yüksek sosyetede bulunan
be in the swim {of things} k. dili faal bir hayat sürmek; faal bir sosyal hayatı olmak.
swim against the tide egemen olan görüşe karşı gelmek.
swim with the tide egemen olan görüşe uymak.
They left him to sink or swim. Onu kendi kaderine terkettiler.
We´re going to do it, sink or swim! Ya herrü, ya merrü, onu yapacağız!
be in the swim of things * faal bir hayat sürmek; faal bir sosyal hayatı olmak.
They left him to sink or swim. * Onu kendi kaderine terkettiler.
We're going to do it, sink or swim! * Ya herrü, ya merrü, onu yapacağız!
swim under water suyun altında yüz
be in the swim haberdar olmak, haberi olmak, katılmak, yeralmak
be out of the swim haberdar olmak, haberi olmak, katılmak, yeralmak
can you swim yüzebiliyor musunuz