| surface |
{'sɜ:rfıs}
- [A] üst, yüzeysel, yüzey
- [N] yüzey, dış görünüş, kanat {uçak}
- [V] cilalamak, düzleştirmek, yüzeye çıkarmak {denizaltı}, yüzeye çıkmak {denizaltı}, ortaya çıkmak, meydana çıkmak, gün ışığına çıkmak
|
|
| surface |
i.
f.
s. yüz, düzey, satıh, dış, zahir, dış taraf, dış görünüş; mat. yüzey;
f. bir şeyle kaplamak; dua yapmak; cilâlamak; üstündeki toprağı kaldırıp maden ocağı işletmek; su dibinden yüzeye çıkmak;
s. yüzeysel; görünüşteki. surface current düzey akıntısı. surface impressions dış izlenimler, sathi intıbalar. surface mail adi posta. surface noise gramofon plağında sürtünme ve tozdan ileri gelen parazit veya cızırtı. surface plate mak. ayar olarak kullanılan düz çelik parça. surface tension fiz. üst yüzey gerilimi. surface water toprağın üstünden akan yağmur suyu. on the surface yüzeyde; görünüşte. |
|
| surface |
i. 1. yüzey, satıh. 2. {suya/sıvıya ait} yüz: on the surface of the water suyun yüzünde. 3. dış yüz, dış görünüş.
f. 1. {balık/denizaltı} suyun yüzüne çıkmak. 2. {yolu} {bir maddeyle} kaplamak. 3. k. dili görünmek, gözükmek, ortaya çıkmak. |
|
| SURFACE |
YÜZEY |
|
| surface |
sur.face
sır'fîs
İsim
* yüzey, satıh.
* {suya, sıvıya ait} yüz.
* dış yüz, dış görünüş.
Fiil
* {balık, denizaltı} suyun yüzüne çıkmak.
* {yolu} {bir maddeyle} kaplamak.
Konuşma Dili
* görünmek, gözükmek, ortaya çıkmak. |
|
|