Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
stray Dinle! {streı}
  • [A] başıboş, yolunu kaybetmiş, serseri, tek tük, rasgele, parazitli, cızırtılı
  • [N] başıboş hayvan, sürü: sürüden ayrılan hayvan, kaybolmuş kimse, başıboş kimse
  • [V] dolaşmak, gezinmek, başıboş dolaşmak, yolunu kaybetmek, sapmak, yoldan sapmak, ayrılmak, parazit yapmak, cızırtı yapmak
stray f.

i.

s. sürüden ayrılıp yoldan çıkmak; doğru yoldan ayrılmak; yanlış yola sapmak, dalalete düşmek;

i. sürüden ayrımış hayvan; başıboş ve aylak kimse; evden kaçmış çocuk; çoğ., {radyo} yıldırımdan meydana gelen parazitler;

s. başıboş; doğru yoldan sapmış; tesadüfe bağlı. stray bullet serseri kurşun.
stray f. from
1. dolaşarak {bulunması gereken yerden} ayrılmak.
2. {konuşurken} {asıl konudan} ayrılmak.

i. yolunu şaşırmış hayvan/çocuk.
stray stray strey Fiil * [from] dolaşarak {bulunması gereken yerden} ayrılmak. * [from] {konuşurken} {asıl konudan} ayrılmak. İsim * yolunu şaşırmış hayvan veya çocuk.
stray sürüden ayrılıp yoldan çıkmak; doğru yoldan ayrılm

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
stray dog
  • [N] köpek: sokak köpeği
stray cat
  • [N] sokak kedisi
stray bullet serseri kurşun.
stray bullet * serseri kurşun.
capacitance stray istenmez sığa
Stray Comet Kuyruklu Yıldız
stray cat sokak kedisi
stray dog sokak köpeği
capacitance stray istenmez sığa [tech.]