| 
			
				|  İngilizce » Türkçe  | Yukarı  |  
				| 
							
								| smell |  {smel} 
 [N] koku, koklama, koku alma duyusu, pis koku, ima[V] koklamak, koku almak, kokusunu almak, kokusunda olmak, sezmek, hissetmek, kokmak, kötü kokmak
 |  |  
								| smell | f. {-ed veya smelt} 
 i. koklamak,  kokusunu almak; sezmek; kokmak; fena kokmak; koku saçmak;
 
 i. koklama; koku, rayiha;  ima; hava. smell about araştırmak. smell  a rat şüphelenmek, bir hile olduğunu sezmek.  smell of ima etmek. smell out kokusunu alarak izini bulmak. smell up kokutmak. smelling salts amonyak ruhu. smeller
 
 i.  koklayan kimse; {argo} burun. smelly
 
 s. kokulu; pis kokulu, kokmuş.
 |  |  
								| smell | f. { 
 smelled/smelt}
 1. koklamak; -in kokusunu duymak/almak: Bend down and smell those roses! Eğilip o gülleri kokla! I smell coffee. Kahve kokusu duyuyorum. She can no longer smell. Artık burnu koku almıyor.
 2. -in kokusundan {bir şeyi} anlamak: I could smell that they had gone bad. Kokusundan onların bozuk olduğunu anladım.
 3. -i sezmek, -in kokusunu almak.
 4. {of} {belirli bir şeyin} kokusu olmak; kokmak: You smell of whisky. Sen viski kokuyorsun. This place smells of the sea. Burası deniz kokuyor. Those flowers smell good. O çiçekler güzel kokuyor.
 5. {kötü} kokmak: That toilet smells to high heaven. O tuvalet çok kötü kokuyor.
 |  |  
								| smell | smell
smel
Fiil (D) smelled/smelt
   * koklamak; -in kokusunu duymak/almak.
   * -in kokusundan {bir şeyi} anlamak.
   * -i sezmek, -in kokusunu almak.
   * [{of}] {belirli bir şeyin} kokusu olmak; kokmak.
This place smells of the sea.
Burası deniz kokuyor.
   * {kötü} kokmak. |  |  
								| smell | {-ed veya smelt}  koklamak, kokusunu almak; sezmek |  |  |  
 
				
					|  İngilizce » Türkçe  İlişkili Sonuçlar | Yukarı  |  
					|  |  
 |