silver |
{'sılvər}
- [N] gümüş, gümüş para, gümüş rengi, gümüş eşya, gümüş çatal bıçak takımı
- [V] gümüşlemek, gümüş kaplamak, sırlamak, beyazlamak, ağarmak, gümüş rengine boyamak
|
|
silver |
i.
s. gümüş; gümüş para; gümüş eşya; gümüş kaplama eşya; gümüşe benzer şey; gümüş rengi;
s. gümüşten yapılmış; gümüşe benzer, gümüş gibi, beyaz ve parlak; berrak {ses}. silver anniversary yirmibeşinci evlenme yıldönümü. silver fir beyaz çam ağacı, gümüş köknar. silver gray gümüş rengi. silverhaired
s. ak saçlı silver plate gümüş kaplama. silver poplar akkavak ağacı. silvertongued
s. belagatli. be born with a silver swon in ones mouth zengin bir ailede doğmuş olmak. |
|
silver |
f. gümüş kaplamak; gümüşlü civa ile sırlamak {ayna}; gümüş gibi parlatmak; foto. gümüş nitratla kaplamak; gümüş gibi beyaz ve parlak olmak. |
|
silver |
i. 1. gümüş. 2. gümüş eşya. 3. {sofrada kullanılan} çatal, bıçak ve kaşıklar. 4. gümüş para.
s. 1. gümüşten yapılmış, gümüş. 2. gümüş gibi parlayan. |
|
silver |
f. 1. gümüşle kaplamak. 2. gümüş renge dönüştürmek. |
|
|