İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
bring short |
|
|
a button short |
- [ID] tahtası eksik, kaçık, şapşal
|
|
short circuit |
{,ʃɔ:rt'sɜ:rkıt}
|
|
clean-handed |
{,kli:n'hændıd}
- [A] suçsuz, temiz, temiz elli
|
|
short commons |
|
|
I'd like a short cut. |
- [PHR] kesim: Kısa bir kesim istiyorum.
|
|
cut short |
- [V] uzatmamak, kısa kesmek, susturmak, uzattırmamak
|
|
empty-handed |
{,emptı'hændıd}
- [A] eli boş
- [ADV] eli boş olarak
|
|
even-handed |
{'i:vən,hændıd}
- [A] objektif, tarafsız, adil
|
|
fall short |
- [V] erişememek, kısa kalmak
|
|
have a short fuse |
- [V] çabuk sinirlenmek, tepesi çok çabuk atmak
|
|
short-haired |
{,ʃɔ:rt'heərd}
|
|
ham-handed |
{hæm'hændıd}
- [A] beceriksiz, hoyrat, eli ağır
|
|
-handed |
- [SUFF] elli, el ile kullanıma uygun
|
|
heavy-handed |
{,hevı'hændıd}
- [A] sert, zalim, eli ağır, beceriksiz, sakar
|
|
high-handed |
{,haı'hændıd}
- [A] amirlik taslayan, keyfi, zorba
|
|
horny-handed |
{,hɔ:rnı'hændıd}
|
|
large-handed |
{lɑ:rdʒ'hændıd}
|
|
left-handed |
{,left'hændıd}
- [A] solak, solaklara özel, sol elle yapılan, soldaki, lastikli, iki karşıt anlamlı, iki yüzlü, düzenbaz, beceriksiz, sakar, dengi dengine olmayan
|
|
left-handed compliment |
- [N] iki anlama da gelebilen iltifat, iltifat ederken çam devirme
|
|
|
|