Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
short-handed {,ʃɔ:rt'hændıd}
  • [A] elemanı az, yardımcısı az

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
bring short
  • [V] durdurmak
a button short
  • [ID] tahtası eksik, kaçık, şapşal
short circuit {,ʃɔ:rt'sɜ:rkıt}
  • [N] kısa devre, kontak
clean-handed {,kli:n'hændıd}
  • [A] suçsuz, temiz, temiz elli
short commons
  • [N] yiyecek kıtlığı
I'd like a short cut.
  • [PHR] kesim: Kısa bir kesim istiyorum.
cut short
  • [V] uzatmamak, kısa kesmek, susturmak, uzattırmamak
empty-handed Dinle! {,emptı'hændıd}
  • [A] eli boş
  • [ADV] eli boş olarak
even-handed {'i:vən,hændıd}
  • [A] objektif, tarafsız, adil
fall short
  • [V] erişememek, kısa kalmak
have a short fuse
  • [V] çabuk sinirlenmek, tepesi çok çabuk atmak
short-haired {,ʃɔ:rt'heərd}
  • [A] kısa saçlı
ham-handed Dinle! {hæm'hændıd}
  • [A] beceriksiz, hoyrat, eli ağır
-handed
  • [SUFF] elli, el ile kullanıma uygun
heavy-handed Dinle! {,hevı'hændıd}
  • [A] sert, zalim, eli ağır, beceriksiz, sakar
high-handed Dinle! {,haı'hændıd}
  • [A] amirlik taslayan, keyfi, zorba
horny-handed {,hɔ:rnı'hændıd}
  • [A] el: elleri nasırlı
large-handed {lɑ:rdʒ'hændıd}
  • [A] cömert, eli açık
left-handed Dinle! {,left'hændıd}
  • [A] solak, solaklara özel, sol elle yapılan, soldaki, lastikli, iki karşıt anlamlı, iki yüzlü, düzenbaz, beceriksiz, sakar, dengi dengine olmayan
left-handed compliment
  • [N] iki anlama da gelebilen iltifat, iltifat ederken çam devirme