İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
| shame |
{ʃeım}
- [N] utanç, utanma, utanılacak şey, ayıp, yüz karası, leke, yazık
- [V] utandırmak, mahçup etmek, ayıp etmek, yazık etmek, namusunu kirletmek, tecâvüz etmek
|
|
| shame |
{i.}, {f.} utanç, ar, hayâ, hicap; ayıp, utanacak şey, rezalet, münasebetsiz şey, yakışık almayan şey; {f.} utandırmak, mahcup etmek; gölgede bırakmak. Shame on you! Ayıp! Utan ! Yazıklar olsun! For shame! Ayıp! It is a shame to laugh at her. Onunla alay etmek ayıptır. put to shame utandırmak, rezil etmek. |
|
| shame |
i. utanç, hicap: Are they devoid of shame? Utançtan yoksun mu onlar? Shame on you! Utan!
f. 1. rezil etmek. 2. gölgede bırakmak. 3. {birini} utandırarak {bir şey yapmaya} mecbur etmek: She´ll shame him into going there. Onu utandırarak onu oraya gitmeye mecbur eder. |
|
| shame |
shame
şeym
İsim
* utanç, hicap.
Shame on you!
Utan!
Fiil
* rezil etmek.
* gölgede bırakmak.
* {birini} utandırarak {bir şey yapmaya} mecbur etmek. |
|
| shame |
utanç, ar, hayâ, hicap; ayıp, utanacak şey, rezale |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
| |