Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
serious Dinle! {'sırıəs}
  • [A] ciddi, önemli, ağır, ağırbaşlı, şakaya gelmeyen
serious {s.} ağır, temkinli, aklı başında, vakarlı, ciddi, ağırbaşlı; gerçek, hakiki; önemli; tehlikeli, vahim. seriously {z.} cidden, ciddi olarak. seriousness {i.} ciddiyet.
serious s.
1. ciddi, ağırbaşlı: serious person ağırbaşlı kimse.
2. önemli, ciddi: a serious problem önemli bir sorun.
3. tehlikeli, ağır, ciddi: a serious disease tehlikeli bir hastalık.
serious {s.} ağır, temkinli, aklı başında, vakarlı, ciddi, ağırbaşlı; gerçek, hakiki; önemli; tehlikeli, vahim. seriously {z.} cidden, ciddi olarak. seriousness {i.} ciddiyet.
serious s.
1. ciddi, ağırbaşlı: serious person ağırbaşlı kimse.
2. önemli, ciddi: a serious problem önemli bir sorun.
3. tehlikeli, ağır, ciddi: a serious disease tehlikeli bir hastalık.