Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
screen Dinle! {skri:n}
  • [N] ekran, perde, bölme, paravan, pano, siper, elek, kalbur, beyaz perde
  • [V] perde ile ayırmak, korumak, saklamak, gizlemek, örtmek, kamufle etmek, kalburdan geçirmek, elemek, eleme yapmak, oynatmak {film}, ekranda göstermek, filme almak {kitap vb.}
screen i.

f. perde, kafes; paravana, ocak siperi; bölme, tahta perde; ask. düşmana karşı siper vazifesi gören bölük; sinema perdesi; sinema; kalbur, elek;

f. önüne perde çekmek, muhafaza etmek, korumak; gizlemek, saklamak; elemek, kalburdan geçirmek; {imtihanla} elemek; perdeye aksettirmek {filim}. screenings

i. çoğ. kalbur üstünde kalan artık.
screen i.
1. ekran; beyazperde.
2. paravana, bölme.
3. elek, kalbur.
4. perde, örtü: A screen of pines runs along the north side of the field. Çamlar tarlanın kuzey kenarında bir perde oluşturuyor.

f.
1. off önüne bir şey koyarak {bir yeri/bir şeyi} örtmek/kapatmak/{ bir yerin/bir şeyin} gözükmemesini sağlamak.
2. siper etmek; korumak: He screened her with his body. Gövdesini ona siper etti.
3. örtmek, gizlemek.
4. elekten/kalburdan geçirmek, elemek.
5. {iyiyi kötüden ayırt etmek amacıyla} taramak/incelemek.
6. {sinek v.b.´ne karşı} {pencere v.b.´ne} tel takmak.
7. sin. {filmi} göstermek.
screen i.

f. perde, kafes; paravana, ocak siperi; bölme, tahta perde; ask. düşmana karşı siper vazifesi gören bölük; sinema perdesi; sinema; kalbur, elek;

f. önüne perde çekmek, muhafaza etmek, korumak; gizlemek, saklamak; elemek, kalburdan geçirmek; {imtihanla} elemek; perdeye aksettirmek {filim}. screenings

i. çoğ. kalbur üstünde kalan artık.
screen i.
1. ekran; beyazperde.
2. paravana, bölme.
3. elek, kalbur.
4. perde, örtü: A screen of pines runs along the north side of the field. Çamlar tarlanın kuzey kenarında bir perde oluşturuyor.

f.
1. off önüne bir şey koyarak {bir yeri/bir şeyi} örtmek/kapatmak/{ bir yerin/bir şeyin} gözükmemesini sağlamak.
2. siper etmek; korumak: He screened her with his body. Gövdesini ona siper etti.
3. örtmek, gizlemek.
4. elekten/kalburdan geçirmek, elemek.
5. {iyiyi kötüden ayırt etmek amacıyla} taramak/incelemek.
6. {sinek v.b.´ne karşı} {pencere v.b.´ne} tel takmak.
7. sin. {filmi} göstermek.