| save |
{seıv}
- [CONJ] başka, hariç, başka: -den başka, haricinde, dışında
- [N] kurtarma, sayıyı önleme, rakibin sayı yapmasını önleme
- [PREP] başka, hariç, başka: -den başka, haricinde, dışında
- [V] kurtarmak, kayda geçirmek, korumak, tasarruf etmek, artırmak, biriktirmek, tutmak, idareli harcamak, bağışlamak, kusuruna bakmamak, engellemek, sayı yapmasını önlemek
|
|
| save |
{bağlaç}, {edat} maada, -den baska, gayri, yalnız. |
|
| save |
f. kurtarmak; korumak, saklamak, muhafaza etmek; {ilah} günahtan kurtarıp bağıslamak; idare etmek, arttırmak, biriktirmek,tasarruf etmek; kaybetmemek; para biriktirmek veya saklamak. save face ayıbı yüzüne vurmamak. He walks home to save car fare Yol parası harcamamak için eve yürür. Turn on the lights to save your eyes Gözlerinizi yormamak için ışığı açın. |
|
| save |
edat,
bağ. -den başka, ... dışında, ... hariç. |
|
| save |
f. 1. kurtarmak: save
s.o.´s life birinin hayatını kurtarmak. 2. korumak: He fought to save his homeland. Anavatanını korumak için savaştı. 3. saklamak, ayırmak: I am saving these books for my children. Bu kitapları çocuklarıma saklıyorum. 4. biriktirmek: She is saving money for her vacation. Tatili için para biriktiriyor. 5. on -i idareli kullanmak, -den tasarruf etmek: We are trying to save on electricity. Elektrikten tasarruf etmeye çalışıyoruz. 6. bilg. kaydetmek. |
|
|