rich |
{rıtʃ}
- [A] paralı, zengin, varlıklı, bereketli, verimli, değerli, pahada ağır, pahalı, bol, yoğun, besin değeri yüksek, besleyici, ağır {yiyecek}, canlı {renk}, gür, esprili, komik, nükteli, anlamlı
|
|
rich |
s. 1. zengin, varlıklı: a rich man zengin bir adam. a rich source of protein zengin protein kaynağı. 2. pahalı ve güzel. 3. bitek, verimli: rich soil verimli toprak. 4. bol, çok: That man is rich in knowledge. O adam çok bilgili. 5. kalorisi yüksek, ağır {yiyecek}. 6. gür, tok {ses}. 7. koyu ve güzel {renk}. |
|
rich |
s. zengin, servet sahibi: mümbit, bitek, verimli, bereketli; bol, çok: mükellef: lezzetli, yağlı, ağır; parlak {renk}; gür, dolgun {ses}; tuhaf, hoş, nükteli. the rich zenginler, servet sahipleri. riches
i. zenginlik, para, servet, mal. richly
z. zengince; bol bol; fazlasıyle; ağır bir şekilde richness I. zenginlik; yağlılık. |
|
rich |
s. 1. zengin, varlıklı: a rich man zengin bir adam. a rich source of protein zengin protein kaynağı. 2. pahalı ve güzel. 3. bitek, verimli: rich soil verimli toprak. 4. bol, çok: That man is rich in knowledge. O adam çok bilgili. 5. kalorisi yüksek, ağır {yiyecek}. 6. gür, tok {ses}. 7. koyu ve güzel {renk}. |
|
rich |
s. zengin, servet sahibi: mümbit, bitek, verimli, bereketli; bol, çok: mükellef: lezzetli, yağlı, ağır; parlak {renk}; gür, dolgun {ses}; tuhaf, hoş, nükteli. the rich zenginler, servet sahipleri. riches
i. zenginlik, para, servet, mal. richly
z. zengince; bol bol; fazlasıyle; ağır bir şekilde richness I. zenginlik; yağlılık. |
|
|