İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
rest |
{rest}
- [N] dinlenme, geri, uyku, hareketsizlik, rahat, ölüm, dinlenme yeri, misafirhane, mezar, destek, dayanak, kalan, es, durak, artık, kalıntı, gerisi, bakiye, ihtiyat akçesi (Brit.)
- [V] dinlenmek, mola vermek, uyumak, istirahat etmek, uzanmak, yatmak, ebedi istirahatte olmak, dayanmak, yaslanmak, durmak, dinlendirmek, dikmek {bakış}, dayamak, koymak
|
|
rest |
i. the {ile} kalan miktar, kalanlar, geri kalan kısım. all the rest kalanların hepsi. as for the rest kalanına gelince. |
|
rest |
f. dinlenmek, nefes almak: rahat etmek, istirahat etmek; yatmak, oturmak; uyumak; ölmek; dayanmak, dayalı olmak; huk. bir davada taraflardan birinin davaya ait butün delilleri anlattığını bildirmek; güvenmek, itimat etmek; kalmak; dinlendirmek, rahat ettirmek; dayamak, yaslamak; koymak. His eyes rested on it Gözleri ona dikildi. restingplace
i. konak yeri; mezar. |
|
rest |
i. rahat, istirahat, dinlenme, yatma; oturma; sükun, hareketsizlik; uyku; asayiş, ruh sukunu; durak, dinlenme yeri; ölum; müz. fasıla, durak işareti, es; dayanak, dayanacak şey, mesnet .rest cure, rest treatment tıb. dinlenme usulü ile tedavi. rest day dinlenme günü {özellikle pazar günü}. rest room tuvalet at rest hareketsiz; rahatta; olmuş. go to rest dinlenmek, yatmak lay to rest gömmek, defnetmek. whole rest müz. dörtlük es. |
|
rest |
i. 1. dinlenme. 2. rahat, huzur, sükûn. 3. dinginlik, hareketsizlik. 4. uyku. 5. müz. es. 6. dayanak.
f. 1. dinlenmek, nefes almak; dinlendirmek: We have been working for ten hours without resting at all. On saattir hiç dinlenmeden çalışıyoruz. 2. rahat etmek. 3. on/against -e dayanmak, -e dayalı olmak; -e dayamak, -e yaslamak: The ladder was resting against that wall. Merdiven o duvara dayalıydı. 4. with -e kalmak, -in elinde olmak: The final decision rests with you. Son karar size kaldı. 5. on -e koymak, -e dayamak: Don´t rest your elbows on the table. Dirseklerinizi masaya koymayın. |
|
|
Türkçe » İngilizce |
Yukarı |
rest |
,-ti all the money one has left to stake {in poker}.
__ çekmek 1. to stake all one´s money on one gamble. 2. to set forth one´s final opinion in scathing terms. |
|
rest |
rest[i]
* all the money one has left to stake {in poker}. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
book-rest |
{'bʋk,rest}
|
|
rest harrow |
{'rest,hærəʋ}
|
|
longed-for rest |
- [N] özlemi çekilen huzur, ölüm
|
|
rest on one's oars |
- [ID] ağırdan almak, işi yavaşlatmak
|
|
at rest |
- [A] rahat, hareketsiz, çalışmayan, işlemeyen
|
|
be at rest |
- [V] istirahatte olmak, ölmüş olmak, çalışmamak, işlememek
|
|
for the rest |
- [ADV] bunun dışında, bunun ötesinde, zaten
|
|
god rest his soul |
- [PHR] huzur içinde yatsın, Allah rahmet eylesin
|
|
have rest |
|
|
lay to rest |
- [V] toprağa vermek, gömmek
|
|
let rest |
|
|
take a rest |
- [V] dinlenmek, istirahat etmek
|
|
the rest |
|
|
rest against |
|
|
rest area |
|
|
rest cure |
{'restkjʋr}
|
|
rest day |
{'restdeı}
- [N] tatil günü, izin günü
|
|
rest home |
{'resthəʋm}
|
|
rest house |
{'resthaʋs}
- [N] mola yeri, pansiyon, misafirhane, han
|
|
rest in peace |
- [PHR] huzur içinde yatsın
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
rest day |
1. a day set aside for rest. |
|
rest çekmek |
* to stake all one's money on one gamble.
* to set forth one's final opinion in scathing terms. |
|
|
|