paddle one's own canoe |
- [N] kendi işini kendi görmek, başının çaresine bakmak
|
|
dog-paddle |
{'dɒg,pædəl}
|
|
paddle |
{'pædəl}
- [N] kısa kürek, bel, pala, tokaç, çark kanadı, kaplumbağa yüzgeci
- [V] kürek çekmek, kano kullanmak {kısa kürekle}, ayaklarını suda oynatmak, badi badi yürümek, kıça şaplak atmak
|
|
paddle boat |
{'pædəlbəʋt}
|
|
paddle box |
{'pædəlbɒks}
|
|
paddle steamer |
{'pædəl,sti:mər}
- [N] çarklı gemi, yandan çarklı gemi
|
|
paddle wheel |
{'pædəlwi:l}
- [N] gemi çarkı, kanatlı çark
|
|
six-wheeler |
- [N] altı tekerlekli taşıt
|
|
wheeler |
{'wi:lər}
- [N] tekerlekli araç, koşum atı
|
|
four-wheeler |
{,fɔ:r'wi:lər}
- [N] dört tekerlekli araba
|
|
wheeler-dealer |
{,wi:lər'di:lər}
- [N] kurnaz, kurnaz politikacı, hileci tüccar
|
|
wheeler-dealing |
- [N] üçkâğıt, entrika, kurnazlık
|
|
paddle |
f. 1. sığ suda gezinmek. 2. suda oynamak. 3. {çocuk/ihtiyar} sendeleyerek yürümek. |
|
paddle |
i. 1. {kanoya ait} kürek. 2. {masatenisi için} raket. 3. {çocukları dövmek için kullanılan ucu yassı ve yayvan} sopa. 4. tokaç.
f. 1. kürekle {kanoyu} ileri/geri götürmek; kürekle kanoyu ileri/geri götürmek. 2. {çocuğa} dayak atmak. |
|
paddle |
i.
f. uzun saplı bel; kısa kürek, kayığın kenarına dayamadan kullanılan kürek; tokaç, çırpıcı tokmağı; yandan çarklı vapurda çark kanadı;
f. kısa kürekle yürütmek veya yürümek; ağır ağır kürek çekmek; çarkların hareket etmesiyle yürümek; k.dili kıça şaplak atmak. paddle box davlumbaz, yandan çark mahfazası. paddle wheel geminin yan çarkı. paddle ones own canoe kendi işini kendisi görmek. |
|
paddle |
f. sığ suda gezinmek; suda oynamak; sendeleyerek yürümek {çocuk veya ihtiyar}. |
|
paddle |
imleç denetim kolu |
|
paddle steamer |
yandan çarklı vapur; kıçtan çarklı vapur. |
|
paddle wheel |
vapur çarkı, çark. |
|
side-wheeler |
i. yandan çarklı vapur, yandan çarklı. |
|