İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
object |
{əb'dʒekt}
- [V] itiraz etmek, karşı çıkmak, razı olmamak, itirazı olmak
|
|
object |
{'ɒbdʒekt}
- [N] obje, nesne, cisim, gaye, şey, amaç, hedef, cins adam
|
|
object |
{i.} şey, madde, görülür veya dokunulur şey, nesne, obje; hedef, nişan, amaç; {gram.} nesne. object at issue {huk.} anlaşmazlık konusu; iddia olunan şey. object glass bir mikroskop veya teleskopun hedefe yakın olan merceği veya mercekleri, objektif. object lesson ibret. direct object nesne. indirect object tümleç, ikinci nesne. Money is no object. İş parada değil. objectless {s.} gayesiz, amaçsız. |
|
object |
{f.} itiraz etmek, uygun görmemek, razı olmamak; karşı gelmek; itiraz olarak ileri sürmek. |
|
object |
i. 1. nesne, obje, şey, cisim. 2. amaç, gaye, maksat, hedef: Money´s her object. Onun amacı para. 3. dilb. nesne. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
accomplish one's object |
|
|
flying object |
|
|
direct object |
|
|
indirect object |
- [N] dolaylı nesne, dolaylı tümleç
|
|
money is no object |
- [PHR] paranın önemi yok, sorun parada değil
|
|
object drawing |
|
|
object-finder |
{'ɒbdʒekt,faındər}
|
|
object-glass |
{'ɒbdʒektglæs}
- [N] objektif, objektif camı
|
|
object lens |
- [N] objektif camı, mercek
|
|
object lesson |
- [N] uygulamalı ders, ibret, örnek, ders
|
|
object plate |
|
|
object slide |
|
|
object teaching |
|
|
object to |
- [V] itirazı olmak, karşı çıkmak, karşı gelmek, itiraz etmek
|
|
quasi-stellar object |
- [N] radyo dalgaları gönderen gökcismi, yıldızsı gökcismi {galaksi dışında}
|
|
sex object |
|
|
unidentified flying object |
- [N] ufo, uçan daire, tanımlanamayan uçan cisim
|
|
unknown flying object |
- [N] ufo, bilinmeyen uçan cisim
|
|
About Object Packager |
Nesne Paketleyici Hakkında |
|
action-object oriented |
işlem-nesne yönelimli |
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
|
|