İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
miss |
{mıs}
- [N] hanım, bayan {evlenmemiş}, matmazel, kız, ıska, karavana, isabet etmeme
- [V] ıskalamak, özlem duymak, gözlemek, vuramamak, kaçırmak, özlemek, aramak, eksik olmak, kaçırmak {fırsat}
|
|
miss |
f. vuramamak, vurmamak, isabet ettirememek veya etmemek; bulamamak, kaçırmak, yanlışlıkla atlamak, ele geçirememek; özlemek, yokluğunu hissetmek, aramak. miss fire ateş almamak. miss out atlamak, görmemek; gidememek, kaçırmak. miss the point meseleyi kavramamak. He just missed being run over ezilmekten zor kurtuldu. |
|
miss |
i. nişanı vuramayış, isabet ettire meyiş; başarısızlık. A miss is as good as a mile Fırsatı kaçırdlktan sonra, iyi mi, kötü mü olduğu farketmez. |
|
miss |
i. k.dili genç kız; b.h. Matmazel, Bayan {soyadından evvel gelir}. |
|
Miss |
i. Bayan, Matmazel, Mis {Evlenmemiş kadınların soyadından önce kullanılır.}: Miss Joy Bayan Joy. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
miss the boat |
|
|
miss the bus |
|
|
miss one's footing |
- [N] ayağı kaymak, tökezlemek
|
|
hit-and-miss |
{,hıtən'mıs}
- [A] rasgele, gelişigüzel, şansa
|
|
hit or miss |
{,hıtər'mıs}
- [ADV] rasgele, gelişigüzel, sonunu düşünmeden
|
|
hit-or-miss |
{,hıtər'mıs}
|
|
miss the mark |
- [ID] hedefi vuramamak, ıskalamak, konu dışı olmak
|
|
not to miss |
|
|
You can't miss it. |
- [PHR] görünmek: Mutlaka görürsün.
|
|
miss fire |
|
|
miss out |
|
|
miss the point |
- [V] anlayamamak, konuyu anlamamak
|
|
miss the opportunity |
|
|
error of the second kind (miss error) |
ikinci tur hata |
|
error of the second kind; miss |
ikinci tür hata; ıskalama hatası |
|
hit and miss transform |
ıskala yakala dönüşümü |
|
hit and miss transform |
ıskala yakala dönüşümü |
|
i miss |
1. bir {romen}. ben. |
|
i miss you |
Seni özlüyorum |
|
i miss you so much |
1. bir {romen}. ben. |
|
|
|