Türkçe » İngilizce |
Yukarı |
güzel |
- [A] beautiful, pretty, nice, good-looking, pulchritudinous, shapely, handsome, fair, appealing, fine, lovely, pleasant, beauteous, bonny, comely, ducky, goluptious, good, goodly, nifty, personable, plummy, sapid, sightly, smart, sweet, swell, well, well-favored, well-favoured (Brit.), winsome
- [ADV] beautifully, fine, prettily
- [N] beauty, belle, beautiful: the beautiful
|
|
guzel |
Misspelled form of güzel. 1. beautiful 2. nice |
|
güzel |
1. beautiful, pretty. 2. good, excellent, fine. 3. Fine! 4. beautifully, well. 5. a beauty. 6. beauty queen.
güzelim 1. darling. 2. that beautiful {thing or person}: O güzelim evi harap etmişler. They have spoiled that beautiful house.
güzele bakmak sevaptır. proverb Gazing at beautiful things is in itself something beautiful.
güzel güzel beautifully, calmly and quietly.
güzel hava fine weather.
güzele ne yaraşmaz/yakışmaz. proverb Whatever a pretty girl wears becomes her.
güzel olmak 1. to become beautiful. 2. to become good or excellent.
güzel sanatlar fine arts. G
güzel Sanatlar Akademisi formerly the Academy of Fine Arts {in Istanbul}.
güzel sayfa print. right-hand page.
güzel yazı sanatı calligraphy. |
|
güzel |
* beautiful, pretty.
* good, excellent, fine.
* Fine!
* beautifully, well.
* {a} beauty.
* beauty queen. |
|
güzel |
beauteous |
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
Ne kadar güzel bir araba! |
- [PHR] car: What a nice car!
|
|
Gidecek güzel bir yer bulalım mı? |
- [PHR] find: Shall we find a nice place to go?
|
|
büyük ve güzel ev |
|
|
büyüleyici güzel |
|
|
çok güzel |
- [A] very good, adorable, terrific, divine, inspired, peachy, slashing, spiffing, spiffy, superbly
|
|
çok güzel! |
- [INTRJ] thumb: two thumbs up!
|
|
çok güzel kız |
- [N] very beautiful girl, peach: a peach of a girl, peach
|
|
daha güzel |
|
|
en güzel dönem |
|
|
en güzel iş |
|
|
en güzel parça |
|
|
en güzel zaman |
|
|
eski güzel günler |
|
|
Juno kadar güzel |
|
|
Ne kadar güzel! |
- [INTRJ] beautiful: How beautiful!
|
|
güzel adayı |
- [N] bathing beauty, bathing belle
|
|
güzel ama ifadesiz yüzlü kimse |
|
|
güzel ama yapmacıklı |
|
|
güzel bir dille anlatmak |
|
|
güzel duran |
|
|
|
|