İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
grind |
{graınd}
- [N] eziyet, yorucu iş, inek öğrenci, inekleme, çok çalışma
- [V] bilemek, öğütmek, ezmek, zımparalamak, gıcırdatmak, çalmak, çektirmek, üzmek, sıkıştırmak, ezilmek, çekmek, ineklemek
|
|
grind |
f. {ground} 1. {değirmen, havan, dibek v.b.´nde} öğütmek/çekmek/dövmek. 2. {kıyma makinesinde} {et} çekmek; {mutfak robotunda} {sebze v.b.´ni} çekmek. 3. {dişlerini/vitesi} gıcırdatmak. 4. {bıçak v.b.´ni} bilemek. 5. {at} k. dili {ders için} çok çalışmak, ineklemek.
i. 1. zor ve sıkıcı iş. 2. {kahvenin} çekiliş şekli; {unun} öğütülüş şekli: What grind of coffee do you prefer? Kahvenizi nasıl çekelim? 3. k. dili çok çalışan öğrenci, inek. |
|
grind |
{f.} {ground} {i.} öğütmek, çekmek, ezmek; bilemek; sürterek parlatmak; gıcırdatmak; döndürmek, sapından tutup çevirmek; cefa etmek, eziyet vermek, sıkıştırmak; değirmen işletmek; gıcırdamak; {k.dili} sıkı ders çalışmak, slang hafızlamak, ineklemek; A.B.D., argo göbek atmak; {i.} öğütme, ezme; sıkıcı ve bitmek tükenmek bilmeyen iş; {k.dili} imtihan için sıkı çalışma, çok çalışan talebe, slang hafız, inek. |
|
grind |
grind
graynd
Fiil (D) ground
* {değirmen, havan, dibek v.b.'nde} öğütmek, çekmek, dövmek.
* {kıyma makinesinde} {et} çekmek; {mutfak robotunda} {sebze v.b.'ni} çekmek.
* {dişlerini, vitesi} gıcırdatmak.
* {bıçak v.b.'ni} bilemek.
Konuşma Dili
* [{away at}] ders için çok çalışmak, ineklemek.
İsim
* zor ve sıkıcı iş.
* {kahvenin} çekiliş şekli; {unun} öğütülüş şekli:
What grind of coffee do you prefer?
Kahvenizi nasıl çekelim?
Konuşma Dili
* çok çalışan öğrenci, inek. |
|
grind |
{ground} öğütmek, çekmek, ezmek; bilemek; sürtere |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
have an ax to grind |
|
|
have an axe to grind |
|
|
grind down |
- [V] çektirmek, eziyet etmek, üzmek
|
|
grind one's teeth |
- [V] dişlerini gıcırdatmak
|
|
grind out |
- [V] yazmak, kaleme almak, çalmak, zorla yaptırmak, çektirmek, eziyet etmek
|
|
rough-grind |
- [V] iri taneli öğütmek, kaba taşlama yapmak
|
|
grind to a halt |
gıcırdayarak yavaş yavaş stop etmek; stop etmek, durmak. |
|
grind to a halt |
* gıcırdayarak yavaş yavaş stop etmek; stop etmek, durmak. |
|
grind down |
kuvvetle bastır |
|
grind down |
çektirmek, eziyet etmek, üzmek |
|
grind one's teeth |
dişlerini gıcırdatmak |
|
grind out |
yazmak, kaleme almak, çalmak, zorla yaptırmak, çektirmek, eziyet etmek |
|
have an ax to grind |
çıkarı olmak |
|
have an axe to grind |
çıkarı olmak |
|
rough grind |
iri taneli öğütmek, kaba taşlama yapmak |
f. |
|
|