İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
grant bail |
- [V] kefaletle serbest bırakmak, kefaleti kabul etmek
|
|
capitation grant |
- [N] kişi başına yapılan yardım
|
|
death grant |
|
|
government grant |
- [N] devlet desteği, sübvansiyon
|
|
grant |
{grænt}
- [N] bağış, nasip, hibe, imtiyaz, burs, ödenek, devir, feragatname
- [V] vermek, nasip etmek, onaylamak, kabul etmek, bağışlamak, burs vermek
|
|
grant |
{f.}, {i.} ihsan etmek, bahşetmek, vermek; bağışlamak, ferağ etmek, terketmek; teslim etmek; tasdik etmek, kabul etmek, farzetmek; {i.} bağış, teberru; senetle bağışlanan mal veya arazi; {huk.} ferağ, terk, hibe. take for granted olmuş gibi kabul etmek; muhakkak reddetmek. take one for granted birinin kıymetini takdir etmeden onun yaptıklarını bir hak diye kabul etmek, istismar etmek. grantee {i.} kendisine birşey hibe edilen kimse. |
|
grant |
f. 1. kabul etmek; rıza göstermek; yerine getirmek: She granted his request. Ricasını yerine getirdi. Granting the truth of what you´re saying, I still don´t see that there´s anything we can do about it. Dediklerinizin doğruluğunu kabul etsek bile, yine de bu işte bizim yapabileceğimiz bir şey göremiyorum. 2. vermek, lütfetmek, bahşetmek.
i. 1. ödenek, tahsisat. 2. burs. |
|
grant a request |
bir ricayı kabul etmek. |
|
grant information |
bağış bilgileri |
|
grant s.o. bail |
birini kefaletle/kefaleten tahliye etmek. |
|
land grant |
hükümet tarafından okul binası yapımı gibi işler için verilen toprak. |
|
grant |
grant
gränt
Fiil
* kabul etmek; rıza göstermek; yerine getirmek:
She granted his request.
Ricasını yerine getirdi.
Granting the truth of what you're saying, I still don't see that there's anything we can do about it.
Dediklerinizin doğruluğunu kabul etsek bile, yine de bu işte bizim yapabileceğimiz bir şey göremiyorum.
* vermek, lütfetmek, bahşetmek.
İsim
* ödenek, tahsisat.
* burs. |
|
grant someone bail |
* birini kefaletle/kefaleten tahliye etmek. |
|
land grant |
* hükümet tarafından okul binası yapımı gibi işler için verilen toprak. |
|
grant |
ihsan etmek, bahşetmek, vermek; bağışlamak, ferağ |
|
grant |
v.ver:n.burs |
|
grant in aid |
yardım bağışı |
|
grant |
vermek |
|
grant |
bahşetmek |
|
grant |
onaylamak |
|
|
|