Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
grade Dinle! {greıd}
  • [N] derece, aşama, basamak, rütbe, kademe, sınıf, kalite, eğim, seviye, düzey, başarı notu
  • [V] sınıflamak, sınıflandırmak, derecelendirmek, not vermek, düzeltmek, düzenlemek
grade i.
1. derece; rütbe; cins; sınıf, kalite.
2. {ilköğretimde} sınıf: He´s six years old and in the first grade. Altı yaşında ve birinci sınıfta.
3. {öğretmenin öğrenciye verdiği} not.
4. eğim, meyil.

f.
1. {sınav kâğıdını veya ödevi okuyup} not vermek.
2. derecelere ayırmak, tasnif etmek.
3. tesviye etmek, düzlemek.
grade {i.}, {f.} derece, mertebe, tabaka; cins; sınıf; meyil {yol}; A.B.D. okul sınıfı; not {ders, imtihan}; A.B.D. rütbe; f sınıflandırmak, tasnif etmek, derecelere ayırmak; tonları tanzim etmek; aynı seviyeye getirmek, tesviye etmek {yol}; yolu kazıyarak düzeltmek; neslini ıslah etmek {at}. Grade A birinci kalite. grade crossing hemzemin geçit. grade school ilkokul. at grade aynı seviyede. make the grade başarmak, muvaffak olmak. the grades A.B.D. ilkokul. up to grade istenilen nitelikte. graded {s.} tasnif edilmiş; dereceli; düzeltilmiş .
grade derece
grade derece

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
make the grade
  • [V] amacına ulaşmak, zorlukları yenmek
grade school
  • [N] ilkokul
grade up
  • [V] düzeltmek, ıslah etmek
high-grade Dinle! {,haı'greıd}
  • [A] üstün kâliteli
lieutenant junior grade
  • [N] üsteğmen
lieutenant senior grade
  • [N] yüzbaşı
at grade eşdüzey
grade crossing hemzemin geçit.
grade level sözvarlığı düzeyi
grade of service (GOS) hizmet niteliği
grade of service, GOS hizmet niteliği
grade school ilköğretim okulu.
high-grade s. kaliteli, üstün nitelikli, ekstra.
lieutenant, junior grade den. teğmen.
lieutenant, senior grade yüzbaşı.
make the grade başarmak.
passing grade geçer not.
voice grade channel ses niteliğinde kanal
voice-grade channel ses kanalı
grade crossing * hemzemin geçit.