form |
{fɔ:rm}
- [N] form, şekil, biçim, kalıp, model, tarz, yöntem, yapı, beden, vücut, karakter, davranış, tavır, sıra, sınıf
- [V] şekil vermek, şekil almak, biçimlendirmek, şekillendirmek, kurmak, oluşturmak, düzenlemek, biçim almak, şekillenmek
|
|
form |
i. şekil, biçim, suret; beden, vücut, kalıp, cisim; cins, sınıf; tarz, usul, teamül; spor form; fiş, müracaat fişi; gelenek, etiket, hal; üslup; {matb}. forma; {ing}. {okullarda} sınıf: first form orta bir. bad form {ing}. etikete aykırı davranış, uygunsuz tavır. form leeter basılmış hazır mektup. for forms sake adet yerini bulsun diye. in due form usul dairesinde. in good form iyi halde, keyfi yerinde. out of form pek iyi halde olmayan, keyifsiz; biçimsiz; spor formunda olmayan. |
|
form |
f. biçimlendirmek, şekil vermek; teşkil etmek, yapmak; düzenlemek, tertip etmek; edinmek, geliştirmek; kurmak; şekil almak; hasıl olmak, gelmek, çıkmak, zuhur etmek. form an opinion fikir edinmek. |
|
form |
i. 1. şekil, biçim. 2. spor form. 3. form, doldurulmak üzere hazırlanmış basılı belge. 4. İng. {okullarda} sınıf.
f. 1. şekil vermek, biçim vermek, biçimlendirmek. 2. oluşturmak, teşkil etmek; oluşmak. 3. düzenlemek, tertip etmek, kurmak: That party was unable to form a government. O parti hükümet kuramadı. 4. yapmak: He formed those boys into soldiers. O çocukları alıp birer asker yaptı. Form the dough into little balls. Bu hamurdan ufak topaklar yap. How do you form the plural of this noun? Bu ismin çoğulu nasıl yapılır? |
|
Form |
Form |
|
|