Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
first-born {'fɜ:rstbɔ:rn}
  • [A] ilk doğan
  • [N] ilk çocuk

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
be born within the sound of Bow Bells
  • [ID] Londra doğumlu olmak
born Dinle! {bɔ:rn}
  • [A] doğum, doğmuş
be born
  • [V] doğmak
be born into a rich family
  • [V] zengin bir ailenin çocuğu olarak doğmak
born and bred
  • [A] doğma büyüme
  • [ADV] doğma büyüme
born of
  • [A] kaynaklanan
earth-born {'ɜ:rɵ,bɔ:rn}
  • [A] insani, fani, dünyevi
gently born
  • [A] soylu, asil
low-born {,ləʋ'bɔ:rn}
  • [A] aşağı tabakadan
native-born {'neıtıvbɔ:rn}
  • [A] doğma büyüme, yerli
born in the purple
  • [A] kraliyet soyundan, soylu, asil
sea-born {'si:,bɔ:rn}
  • [A] denizden çıkan
born out of wedlock
  • [A] gayri meşru, evlilik dışı doğmuş
well-born {,wel'bɔ:rn}
  • [A] soylu, kibar
  • [N] iyi aileden gelen
born of woman
  • [N] insan
be born
1. dog.
be born with a silver spoon in one´s mouth k. dili zengin bir ailenin çocuğu olmak.
born s.
1. doğmuş.
2. doğuştan: a born preacher doğuştan vaiz.
born s. doğmuş; doğuştan. He was born in Sivas Sivasta doğdu. Where were you born? Nerelisiniz?
born to the purple asil bir aileden gelen.