Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
feel Dinle! {fi:l}
  • [N] duygu, his, dokunma hissi, temas, hissetme, sezgi
  • [V] dokunmak, ellemek, yoklamak, hissetmek, duymak, sezmek, anlamak
feel f. {felt}
1. dokunmak, el sürmek; elleri ile yoklamak.
2. hissetmek, duymak: I feel good. Kendimi iyi hissediyorum.
3. anlamak.
4. ... gibi gelmek: I felt that the sea was endless. Deniz sonsuz gibi geldi bana.
feel i.
1. {bir şeyin dokununca uyandırdığı} his.
2. dokunma.
feel f. {felt} dokunmak, el surmek; elleri ile yoklamak; hissetmek, duymak; anlamak, görünmek, hissini vermek, intiba uyandırmak. feel cold üşümek. feel for acımak. feel hot ateş basmak, {colloq}. sıcaklamak. feel in ones bones içine doğmak. feel keenly kuvvetle hissetmek. feel like doing canı yapmak istemek. feel like oneself tam sıhhatte olmak, iyi olmak. feel ones oats canlı olmak, kibirli olmak, böbürlenmek. feel ones pulse nabzını saymak. feel ones way yavaş yavaş ve ihtiyatla ilerlemek. feel up to iktidarı olduğunu hissetmek yapacak halde olmak.
feel i. dokuma hissi, temas, dokunum; dokunarak yoklama; his, duygu. from the feel of it dokununca; havasından.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
feel ashamed
  • [V] küçük düşmek
feel bad
  • [V] kötü hissetmek
feel bad about
  • [V] üzülmek, üzüntü duymak
When did you feel bad?
  • [PHR] kötü: Ne zaman kötü hissetmeye başladınız?
feel badly about
  • [V] üzülmek, üzüntü duymak
feel benumbed
  • [V] karıncalanmak
feel blue
  • [V] canı sıkılmak, keyifsiz olmak
I feel blue.
  • [PHR] üzgün: Üzgün hissediyorum.
feel certain
  • [V] emin olmak
feel cheap
  • [V] mahçup hissetmek, iyi hissetmemek, dökülmek
feel chilly
  • [V] üşümek, ürpermek, soğuktan titremek
feel cold
  • [V] üşümek
Do you feel comfortable?
  • [PHR] rahat: Rahat mı?
feel constrained
  • [V] mecbur hissetmek
I feel dizzy.
  • [PHR] baş: Baş dönmesi hissediyorum.
feel the draught
  • [ID] dara düşmek, para sıkıntısı çekmek
feel drawn to smb.
  • [V] kendini yakın hissetmek, kapıldığını hissetmek
feel faint
  • [V] bayılacak gibi olmak, hali kalmamak, bitkin hissetmek
I feel faint.
  • [PHR] baygınlık: Baygınlık hissediyorum.
get the feel of it
  • [V] iyi kullanabilmek {alet vs.}, eli yatkın olmak