İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
absent-minded |
{,æbsənt'maındıd}
|
|
air-minded |
{'eər,maındıd}
- [A] havacılığa meraklı, uçağa binmeyi seven
|
|
bloody-minded |
{,blʌdı'maındıd}
- [A] zalim, gaddar, aksi, ters
|
|
fair copy |
- [N] temiz nüsha, kopya: temize çekilmiş kopya
|
|
double-minded |
{,dʌbəl'maındıd}
- [A] kararsız, tutarsız, iki yüzlü, samimiyetsiz
|
|
evil-minded |
{,i:vəl'maındıd}
- [A] kötü kalpli, art niyetli
|
|
fair |
{feər}
- [A] sevimli, şirin, güzel, insaflı, açık, beyaz tenli, iyice, sarışın, hassas, nazik, temiz, dürüst, namuslu, adil, iyi, okunaklı, yabani, uygun, makul, doğru, orta, vasat, kayda değer, çok
- [ADV] güzelce, efendice, uygun bir şekilde, uygunca, dürüstçe, adilane, doğrudan doğruya, dosdoğru, harfi harfine, tamamen, büsbütün
- [N] fuar, panayır, festival
|
|
a fair sum |
- [N] bir hayli, epeyce miktar
|
|
it is not fair |
|
|
play fair |
- [V] oyunu kurallarına göre oynamak, dürüstçe oynamak, temiz oyun çıkarmak
|
|
the fair sex |
- [N] kadın: kadınlar, dişiler
|
|
through fair and foul |
|
|
fair average |
|
|
fair boy |
|
|
fair enough! |
- [INTRJ] haklısın!, doğru!, uygun!
|
|
fair friend |
|
|
fair game |
- [N] yasak olmayan av, çantada keklik, meşru hedef
|
|
fair-haired |
{,feər'heərd}
|
|
fair name |
|
|
fair play |
{,feər'pleı}
- [N] temiz oyun, dürüst iş, tarafsızlık
|
|
|
|