Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
early Dinle! {'ɜ:rlı}
  • [A] erken, başlangıç, ilk, eski, çabuk, acele
  • [ADV] erken, çabuk, erkenden, ilk olarak, evvel, önce, zamanından önce
early s. erken; eski; ilk.

z. zamansız, vakitsiz, vaktinden evvel.
early s.

z. erken; eski; ilk, ilkel;

z. vakitsiz, vaktinden evvel. early bird erken kalkan, sabahçı. The early bird gets the worm Erken davranan istediğini elde eder. early riser erken kalkan kimse .at an early age çocukken.at your early convenience sizin için uygun olan ilk fırsatta.
early ear.ly ır'li Sıfat * erken; eski; ilk. Zarf * zamansız, vakitsiz, vaktinden evvel.
early erken; eski; ilk, ilkel; vakitsiz, vaktinden evve

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
early bird
  • [N] erkenci, sabahçı
How early must I be at the airport?
  • [PHR] erken: Havaalanına ne kadar erken gelmeliyim?
It's early.
  • [PHR] erken: Çok erken.
early morning
  • [N] seher
keep early hours
  • [N] erken yatmak, işten erken gelmek
early in life
  • [ADV] genç yaşta
rise early
  • [V] erken kalkmak
early riser
  • [N] erken kalkan, sabahçı
wake up early
  • [V] erken kalkmak
airborne early warning havadan erken uyarı
early abortion erken düşük
early riser erken kalkan kimse.
Early Sunset Erken Gün Batımı
early token release erken simge gönderme
early warning system erken uyarı sistemi.
keep early hours eve erken dönmek; erken yatmak.
The early bird gets the worm. Erken kalkan yol alır, er evlenen döl alır.
early riser * erken kalkan kimse.
early warning system * erken uyarı sistemi.
keep early hours * eve erken dönmek; erken yatmak.