bail out water |
- [V] kayığın suyunu boşaltmak
|
|
bale out water |
- [V] suyunu boşaltmak {kayık}
|
|
barley water |
{'bɑ:rlı,wɒtər}
|
|
bilge water |
{'bıldʒ,wɒtər}
|
|
Please bring me some hot water. |
- [PHR] getirmek: Lütfen biraz sıcak su getirin.
|
|
chalybeate water |
|
|
dead water |
{'ded,wɒtər}
- [N] durgun su, dümen suyu
|
|
ditch |
{dıtʃ}
- [N] hendek, suyolu, ark, yağmur suyunun oluşturduğu kanal
- [V] hendek kazmak, suyolu açmak, hendekle çevirmek, hendeğe yuvarlamak, terketmek, sepetlemek, kurtulmak, dersi asmak, denize iniş yapmak
|
|
die in the last ditch |
- [N] sonuna kadar direnmek
|
|
Ditch |
{dıtʃ}
- [NPR] Kuzey Denizi, Manş Denizi
|
|
last ditch |
{'læst,dıtʃ}
|
|
as dull as ditch-water |
|
|
fresh water |
|
|
ground-water |
{'graʋnd,wɒtər}
|
|
water gun |
- [N] tabanca: su tabancası
|
|
How does the water heater work? |
- [PHR] şofben: Şofben nasıl çalışıyor?
|
|
Where is the water heater? |
- [PHR] şofben: Şofben nerede?
|
|
high water |
- [N] gelgitte suyun en yüksek durumu, met
|
|
be in hot water |
- [ID] başı dertte olmak, gözden düşmüş olmak
|
|
get into hot water |
- [ID] başı derde girmek, belâya bulaşmak, başını belâya sokmak, sıkıntıya girmek
|
|