İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
blind as a bat |
- [A] kör: tamamen kör, kör
|
|
blind |
{blaınd}
- [A] kör, görmeyen, anlayışsız, düşüncesiz, saçma, gizli, okunaksız, açmayan {çiçek}
- [N] jaluzi, stor, bahane, pusu, alem
- [V] kör etmek, göz kamaştırmak, saklamak, hızlı sürmek
|
|
go blind |
|
|
the blind |
|
|
Venetian blind |
|
|
blind alley |
- [N] çıkmaz sokak, sonu olmayan şey
|
|
blind-alley |
|
|
blind-alley occupation |
- [N] yükselme olanağı olmayan iş
|
|
blind coal |
|
|
blind date |
- [N] tanımak: tanımadığı biriyle çıkma, tanıma: tanımadan buluşulan kimse
|
|
blind flight |
|
|
blind gut |
{'blaındgʌt}
|
|
blind in one eye |
|
|
blind love |
|
|
blind man's buff |
|
|
blind spot |
{'blaındspɒt}
- [N] kör nokta, anlaşılmayan nokta
|
|
blind stitch |
|
|
color-blind |
{'kʌlər,blaınd}
|
|
colour |
{'kʌlər}
- [N] renk, ten rengi, yüz rengi, bet beniz, boya, dış görünüş, canlılık, coşkunluk, ton, içyüzü, gerçek yüz, maske, nüans, forma
- [V] renk vermek, boyamak, renk katmak, kızarmak, saptırmak, renklendirmek, abartmak, çarpıtmak
|
Brit. |
colour-blindness |
{'kʌlər,blaındnıs}
|
Brit. |
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
|
|