Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
close Dinle! {kləʋs}
  • [A] yanaşık, kapalı, içli dışlı, ketum, sıkı fıkı, saklı, sık, mahrem, cimri, kıt, yakın, bitişik, sıkı, amansız, detaylı, bunaltıcı, son
  • [ADV] yakın, yakından, sıkışık durumda
close Dinle! {kləʋz}
  • [N] bağlantılı, göğüs göğüse kavga, avlu {okul, kilise}, geçit, son, sonuç, son söz, kadans
  • [V] kapamak, kapatmak, bitirmek, kesmek, örtmek, son vermek, kilitlemek, sürgülemek, yaklaşmak, anlaşmak, uzlaşmak
close i.avlu, kilise avlusu, etrafı çevrili arazi; {ing}. ve iskoç geçit, giriş yolu.
close i. sonuç, nihayet; bağlantı: göğüs göğüse kavga.
close f. kapamak, kapatmak; tıkamak doldurmak {delik}; son vermek; etrafını çevirmek, ihata etmek; kapanmak; sona ermek; yaklaşmak; anlaşmaya varmak; birleşmek. close down kapamak; kapanmak. close in on etrafını çevirmek. close out {ABD}. hepsini satmak, indirimli satmak. elose up kapatmak, kapanmak; birbirine yaklaşmak. closed

s. kapalı. closed circuit kapalı devre. closed season avlanmanın yasak olduu mevsim closed shop yalnız sendika üyelerini çalıştıran fabrika.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
close an account
  • [V] hesap: hesabı kapatmak
play cards close to one's chest
  • [ID] çıkarı için gizlice hareket etmek, kozunu sona saklamak
play close to one's chest
  • [ID] sinsice hareket etmek, çıkarı için gizlice hareket etmek, kozunu sona saklamak
be very close with
  • [V] samimi olmak
come close to
  • [V] yaklaşmak, gibi olmak
Is it close enough to walk?
  • [PHR] yanında: Yürüyüş yanında mı?
keep close
  • [V] yakın durmak
keep oneself close
  • [V] sallanmak, ihtiyatlı davranmak, ortaya çıkmamak
press smb. close
  • [V] üstüne varmak, sıkıştırmak, baskı altında tutmak
run smb. close
  • [V] yetişmek, boy ölçüşebilmek
that was close!
  • [INTRJ] eli kulağında!, oldu olacak!
What time does the museum close?
  • [PHR] kapamak: Müze saat kaçta kapanıyor?
When do you close?
  • [PHR] kapamak: Saat kaçta kapıyorsunuz?
close at hand
  • [ADV] yanıbaşında, çok yaklaşan
close-bodied
  • [A] dar, sıkı, vücuda yapışan
close by
  • [ADV] yakın: çok yakın, yanında
close-cropped Dinle! {,kləʋs'krɒpt}
  • [A] kısa kesilmiş
close down
  • [V] kapatmak, kesmek, kesilmek, kapanmak, son verilmek
close-down {'kləʋzdaʋn}
  • [N] kapatma, faaliyetini durdurma, faaliyetine son verme, yayını kesme
close election
  • [N] seçimi az bir farkla alma

Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar Yukarı
come close
1. nearly do something; "She came close to quitting her job".
2. nearly do something; "She came close to quitting her job". . be close or similar; "Her results approximate my own".