İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
close |
{kləʋs}
- [A] yanaşık, kapalı, içli dışlı, ketum, sıkı fıkı, saklı, sık, mahrem, cimri, kıt, yakın, bitişik, sıkı, amansız, detaylı, bunaltıcı, son
- [ADV] yakın, yakından, sıkışık durumda
|
|
close |
{kləʋz}
- [N] bağlantılı, göğüs göğüse kavga, avlu {okul, kilise}, geçit, son, sonuç, son söz, kadans
- [V] kapamak, kapatmak, bitirmek, kesmek, örtmek, son vermek, kilitlemek, sürgülemek, yaklaşmak, anlaşmak, uzlaşmak
|
|
close |
i.avlu, kilise avlusu, etrafı çevrili arazi; {ing}. ve iskoç geçit, giriş yolu. |
|
close |
i. sonuç, nihayet; bağlantı: göğüs göğüse kavga. |
|
close |
f. kapamak, kapatmak; tıkamak doldurmak {delik}; son vermek; etrafını çevirmek, ihata etmek; kapanmak; sona ermek; yaklaşmak; anlaşmaya varmak; birleşmek. close down kapamak; kapanmak. close in on etrafını çevirmek. close out {ABD}. hepsini satmak, indirimli satmak. elose up kapatmak, kapanmak; birbirine yaklaşmak. closed
s. kapalı. closed circuit kapalı devre. closed season avlanmanın yasak olduu mevsim closed shop yalnız sendika üyelerini çalıştıran fabrika. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
close an account |
- [V] hesap: hesabı kapatmak
|
|
play cards close to one's chest |
- [ID] çıkarı için gizlice hareket etmek, kozunu sona saklamak
|
|
play close to one's chest |
- [ID] sinsice hareket etmek, çıkarı için gizlice hareket etmek, kozunu sona saklamak
|
|
be very close with |
|
|
come close to |
- [V] yaklaşmak, gibi olmak
|
|
Is it close enough to walk? |
- [PHR] yanında: Yürüyüş yanında mı?
|
|
keep close |
|
|
keep oneself close |
- [V] sallanmak, ihtiyatlı davranmak, ortaya çıkmamak
|
|
press smb. close |
- [V] üstüne varmak, sıkıştırmak, baskı altında tutmak
|
|
run smb. close |
- [V] yetişmek, boy ölçüşebilmek
|
|
that was close! |
- [INTRJ] eli kulağında!, oldu olacak!
|
|
What time does the museum close? |
- [PHR] kapamak: Müze saat kaçta kapanıyor?
|
|
When do you close? |
- [PHR] kapamak: Saat kaçta kapıyorsunuz?
|
|
close at hand |
- [ADV] yanıbaşında, çok yaklaşan
|
|
close-bodied |
- [A] dar, sıkı, vücuda yapışan
|
|
close by |
- [ADV] yakın: çok yakın, yanında
|
|
close-cropped |
{,kləʋs'krɒpt}
|
|
close down |
- [V] kapatmak, kesmek, kesilmek, kapanmak, son verilmek
|
|
close-down |
{'kləʋzdaʋn}
- [N] kapatma, faaliyetini durdurma, faaliyetine son verme, yayını kesme
|
|
close election |
- [N] seçimi az bir farkla alma
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
come close |
1. nearly do something; "She came close to quitting her job". 2. nearly do something; "She came close to quitting her job". . be close or similar; "Her results approximate my own". |
|
|
|