I would like a bottle of aspirin. |
- [PHR] aspirin: Bir kutu aspirin rica ediyorum.
|
|
baby bottle |
|
|
Please give me a bottle of beer. |
- [PHR] bira: Lütfen bir şişe bira verin.
|
|
bottle |
{'bɒtəl}
- [N] şişe, biberon, içki
- [V] şişeye doldurmak, şişelemek, kavanozlayıp saklamak
|
|
How much is a whole bottle? |
- [PHR] şişe: Bir şişe şarap ne kadar?
|
|
I would like a bottle of wine. |
- [PHR] şişe: Bir şişe şarap rica ediyorum.
|
|
May I have a bottle of beer? |
- [PHR] şişe: Bir şişe bira alabilir miyim?
|
|
Please give me a bottle of juice. |
- [PHR] şişe: Bir şişe meyve suyu verin lütfen.
|
|
bottle cap |
|
|
bottle-feed |
{'bɒtəl,fi:d}
- [V] biberonla beslemek, mamayla beslemek
|
|
bottle gourd |
{'bɒtəl,gɔ:rd}
|
|
bottle green |
|
|
bottle-holder |
{'bɒtəl,həʋldər}
- [N] koç, antrenör, suç ortağı, yardakçı
|
|
bottle imp |
- [N] şişeye kapatılmış cin
|
|
bottle post |
- [N] şişeyle denize bırakılan mesaj
|
|
bottle up |
- [V] bastırmak, gizlemek, frenlemek, kuşatmak, sıkıştırmak
|
|
bottle-washer |
{'bɒtəl,wɒʃər}
- [N] bulaşıkçı, her türlü ev işi yapan kimse
|
|
I would like a bottle of brandy. |
- [PHR] brendi: Bir şişe brendi rica ediyorum.
|
|
feeding bottle |
{'fi:dıŋ,bɒtəl}
|
|
hard-nosed |
{'hɑ:rd,nəʋzd}
- [A] pişkin, yüzsüz, inatçı, dik başlı, söz dinlemez
|
|